20. yüzyıl, Arjantin için önemli değişimlerin zamanıydı ve önemli sosyal, ekonomik ve politik dönüşümleri kapsıyordu. Yüzyılın başından 1980'lerin sonuna kadar olan dönem, ülkenin gelişimi ve uluslararası politikadaki yeri üzerinde önemli bir etki yaratan birkaç ana aşamaya ayrılabilir.
20. yüzyılın başlarında Arjantin, özellikle tarım alanında ekonomik refah dönemi yaşıyordu. Ülke, sığır eti ve tahıl gibi tarımsal ürünlerin en büyük üreticilerinden ve ihracatçılarından biri haline geldi. Bu durum, özellikle İtalya ve İspanya'dan Avrupa'dan gelen göçmenlerin akınına yol açtı; bu da ülkenin demografik yapısını ve kültürünü önemli ölçüde değiştirdi.
Hızlı ekonomik büyüme, özellikle Buenos Aires'in önemli bir kültürel ve ekonomik merkez haline gelmesine neden oldu. Bu dönemde toplumsal yapıda önemli değişiklikler meydana geldi, işçi hareketi ortaya çıktı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve sosyal haklar talep edilmeye başlandı.
1930 yılından itibaren Arjantin, ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyen bir dizi askeri darbe yaşadı. 1930'da ilk darbe gerçekleşti ve bu darbeyle birlikte Cumhurbaşkanı Hipólito Yrigoyen devrildi. Askeri hükümetler birbirini izledi, bu da siyasi baskı ve vatandaşlık özgürlüklerinde sınırlamaların ortaya çıkmasına yol açtı.
1943 yılında bir başka darbe, General Pedro Pablo Ramus'un başkanlık koltuğuna oturmasına neden oldu. Bu dönem ayrıca, 1946 yılında başkan seçilen Juan Domingo Perón gibi siyasi liderlerin ortaya çıkmasıyla "Popülizm Dönemi" olarak da bilinir. Onun politikası, işçilerin yaşam standartlarını iyileştirmeye ve sosyal programlar oluşturmaya yönelikti.
Juan Domingo Perón'un yönetimi, Arjantin tarihindeki önemli bir dönüm noktası oldu. Perón, işçilerin ve en yoksul kesimlerin durumunu iyileştirmeye yönelik bir dizi reform gerçekleştirdi. Yeni işçi hakları ve sosyal güvenceler sağladı, bu durum onu işçi sınıfı arasında popüler hale getirdi.
Ancak yönetimi aynı zamanda tartışmalara ve muhalefete de yol açtı. 1955'te Perón, bir askeri darbe sonucu devrildi ve Arjantin tekrar politik istikrarsızlık içine girdi. Ülkede çeşitli politik gruplar arasında iktidar mücadelesi yaşandı ve bu, gelecek on yıl boyunca devam etti.
1970'lerde Arjantin, "Kirli Savaş" olarak bilinen iç çatışma dönemini yaşadı. Bu dönem, siyasi muhaliflerin zulmü, şiddet ve binlerce insanın kaybolması ile karakterize edildi. 1976'da iktidara gelen askeri hükümet, sol eğilimli hareketler ve aktivistlere karşı baskılar uyguladı.
Bu dönemde Arjantin ayrıca hiperinflasyon ve yüksek işsizlik gibi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı. Sosyal sorunlar, sert yönetim yöntemleriyle daha da kötüleşti ve bu durum uluslararası kınamalar ve ülke içindeki protestolara yol açtı.
1983 yılında Arjantin, askeri rejimin sona ermesiyle demokrasiye geri döndü. Seçimlerde insan hakları ve demokratik kurumları yeniden tesis etmeye çalışan Raúl Alfonsín seçildi. Ancak ülke, hala ekonomik sorunlar ve "Kirli Savaş"ın kalıntılarıyla yüzleşmek zorunda kaldı.
1989'da, ekonomik reformlar ve sosyal gerilimlerin zor bir döneminin ardından, Alfonsín istifa etti ve ülke tekrar politik istikrarsızlığa sürüklendi. Ancak demokratik kurumlara dönüş, Arjantin'in siyasi manzarasındaki uzun vadeli bir yenilenmenin başlangıcını teşkil etti.
20. yüzyıl, Arjantin'de önemli bir kültürel canlanma zamanıydı. Edebiyat, müzik ve sanat yeni zirvelere ulaştı ve ülke, Jorge Luis Borges ve Adolfo Bioy Casares gibi yazarlarıyla tanınır hale geldi; ayrıca, Arjantin tango'suna yeni bir ses katmış olan Astor Piazzolla gibi bestecilere de sahipti.
Sinema ve tiyatro da Arjantin kültüründe önemli bir rol oynamıştır. Arjantin filmleri uluslararası alanda tanınmış ve tiyatro toplulukları yeni biçimler ve temalar araştırmaya başlamış, zamanın sosyal ve politik gerçeklerini yansıtmıştır.
20. yüzyılda Arjantin, mücadele, umut ve kültürel zenginlik hikayesidir. Bu yüzyıl çelişkilerle doluydu, ancak aynı zamanda önemli başarılar ve dönüşümlerin zamanı oldu. Bağımsızlık yolculuğu, insan hakları mücadelesi ve demokrasiye dönüş, ülkenin ulusal kimliği ve kültüründe derin izler bırakmıştır.
Zorluklara rağmen Arjantin, gelişmeye ve benzersiz kültürel mirasını korumaya devam ediyor; bu da onu Latin Amerika'nın en ilginç ülkelerinden biri yapıyor.