Ortaçağ Avusturya tarihi, Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle başlayıp, Rönesans döneminin başladığı XV. yüzyıla kadar uzanan bir dönemi kapsamaktadır. Bu dönem, günümüz devletinin topraklarının farklı kültürlerin etkisine girdiği, çatışmalar ve dönüşümlerin arenası haline geldiği kayda değer değişimlerin zamanıydı. Avusturya tarihinin şekillenmesinde hanedanlar, ekonomik gelişim ve dini dönüşümler önemli bir rol oynamıştır.
Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra, V. yüzyılda Avusturya topraklarında yeni etnik gruplar ortaya çıkmaya başladı. Bölgenin ana nüfusunu, güney yönünde göç eden Germanik kabileler oluşturuyordu. VI. yüzyılın sonuna gelindiğinde Avusturya topraklarında ilk merkezi devletler, Bavyera Dükalığı da dahil olmak üzere, ortaya çıkmıştır.
VIII. yüzyılda Avusturya toprakları, Şarlman yönetiminde Frank İmparatorluğu'nun bir parçası haline gelmiştir. Bu birleşim, bölgenin Hristiyanlaşmasını ve yerel prensliklerin güçlenmesini teşvik etmiştir. Bu dönemde Salzburg'da bir piskoposluk kurularak Hristiyanlığın ve kültürün yayılmasına katkıda bulunulmuştur.
976 yılında Avusturya toprakları, Babeneberg hanedanı yönetiminde bir markgraflık olarak ayrıldı. Bu hanedan, Avusturya'nın bağımsız bir siyasi oluşum haline gelmesinde kilit rol oynamıştır. Babeneberg'lerin liderliğinde, özellikle Dük Leopold VI'nın yönetiminde, toprakların önemli ölçüde genişlemesi ve güçlenmesi gerçekleşmiştir. 1156 yılında Babeneberg'lere Avusturya Dükalığı unvanı verilmiş, bu da topraklarını daha etkili bir şekilde yönetmelerine olanak tanımıştır.
Babeneberg yönetimi sırasında tarım ve ticarete dayanan ekonomi aktif şekilde geliştirilmiştir. Viyana ve Graz gibi şehirler gelişerek önemli ticaret merkezleri haline gelmiştir. Kaleler ve surların inşası da dış tehditlere karşı toprakların korunmasına katkıda bulunmuştur.
XII-XIII. yüzyıllarda Avusturya, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun önemli bir parçası haline gelmiştir. Avusturyalı dükler, imparatorluğun siyasi yaşamında aktif olarak yer almış ve sıklıkla yüksek makamlara gelmişlerdir. 1273 yılında Kont Rudolf I Habsburg, imparator olarak seçilmiş ve Habsburg hanedanının uzun iktidarının başlangıcını oluşturmuştur.
Habsburglar, pozisyonlarını kullanarak Avusturya'nın Avrupa'daki etkisini genişletmişlerdir. Bu dönemde ülke, önemli bir siyasi ve kültürel merkez haline gelmiştir. Yerel soylular yönetimde aktif olarak yer aldıkları için feodal sistemin güçlenmesine katkıda bulunmuştur. Ancak bu durum, çeşitli feodal sahipler ve iktidar merkezi arasında çatışmalara da yol açmıştır.
Ortaçağ Avusturya'sı önemli bir ekonomik büyümeye tanıklık etmiştir. Özellikle Viyana'dan İtalya'ya giden ticaret yolu üzerindeki ticaretin gelişmesi, şehirlerin refah içinde büyümesine neden olmuştur. Tuz, şarap ve tekstil gibi ürünler, ihraç edilen ana maddeler haline gelmiştir. Ticaret akışlarındaki artış, zanaat guildlerinin oluşumuna ve yerel yönetimlerin güçlenmesine yol açmıştır.
Avusturya'nın kültürel gelişimi de bir doruk noktası yaşamıştır. XII-XIII. yüzyıllarda ülkede sanat, mimari ve edebiyat gelişmiştir. Viyana'da bulunan Aziz Stefan Katedrali gibi gotik katedrallerin inşası, kültürel refahın bir sembolü haline gelmiştir. Hristiyan değerleri ve idealleri de halkın yaşamının önemli bir parçası haline gelmiş ve özgün bir Avusturya kimliğinin oluşumuna katkı sağlamıştır.
Ortaçağ Avusturya tarihi, çatışmalar ve savaşlardan yoksun kalmamıştır. XIV. yüzyılda ülke, farklı hanedanlar arasındaki iktidar mücadelesinin arenası haline gelmiştir. Bu dönemde, Avusturya'nın Burgonya Miras Savaşı'na katılımı ve haçlı seferlerinde yer alması gibi çeşitli askeri çatışmalara katıldığı da gözlemlenmiştir.
1529 ve 1631 yıllarında Viyana, Osmanlı orduları tarafından kuşatılmış, bu da önemli yıkımlara ve insan kayıplarına yol açmıştır. Bu olaylar, Avusturya'nın Doğu ve Batı arasındaki stratejik bir nokta olarak önemini göstermiştir.
XVI. yüzyılda başlayan Reform, Avusturya'nın dini haritası üzerinde de önemli bir etki yaratmıştır. Protestan fikirleri hızla yayılmış ve bu durum Katolikler ile Protestanlar arasında çatışmalara yol açmıştır. Buna tepki olarak Katolik kilisesi, pozisyonlarını aktif bir şekilde savunmaya başlamış ve bu durum Otuz Yıl Savaşı'nın başlamasına neden olmuştur.
Katolik bir ülke olarak Avusturya, bu savaşta Habsburglar ve Katolik müttefiklerin yanında savaşmıştır. Bu karşıtlık, nihayetinde Avrupa'daki siyasi ve dini yapının önemli değişikliklere uğramasına ve Avusturya'da Katoliklik'in güçlenmesine yol açmıştır.
Orta Çağ, Avusturya'nın tarihinde, ülkenin birçok değişimden geçtiği, devlet yapısını pekiştirdiği ve Avrupa'nın siyasi haritasında önemli bir yer edindiği kritik bir dönem olmuştur. Babeneberg ve Habsburg hanedanları, ekonominin, kültürün ve dini yaşamın gelişiminde belirleyici bir rol oynamıştır. Ortaçağ Avusturya'sı, hayatta kalma mücadelesi, kültürel değişim ve özgün bir Avusturya kimliğinin oluşumuna dair bir hikaye olup, bu kimlik modern topluma da etki etmeye devam etmektedir.