Ostgotlar, Avrupa tarihindeki önemli bir rol oynamış Almanca bir kabile, eşsiz bir kültür ve toplumsal yapı ile karakterize edilmiştir. Roma İmparatorluğu ile yaptıkları göçler ve etkileşimler sayesinde kültürel kimliklerini geliştirmişlerdir.
Ostgotların, birden fazla gruba ayrılan gotlardan türediği düşünülmektedir. 3. yüzyılda, modern Ukrayna bölgesinden göç etmeye başlamış ve Doğu Avrupa boyunca çeşitli kültürler ve halklarla karşılaşarak yer değiştirmişlerdir. Bu süreç, kültürel ve toplumsal yapının unsurlarını benimsemelerine neden olmuş ve bu durum onların sonraki tarihini büyük ölçüde şekillendirmiştir.
Ostgot toplumu, başında liderlerin olduğu kabile birlikleri şeklinde örgütlenmiştir. Bu liderler, genellikle kişisel özelliklerine ve savaş başarılarına dayanarak seçilmektedir ve insanlarını yönetme ve savunmada önemli bir rol oynamışlardır. Kabile içinde, en etkili olanlarının savaşçılar ve liderler olduğu, diğer topluluk üyelerinin tarım ve zanaat ile uğraştığı net bir sınıf ayrımı bulunmaktadır.
Ostgotların toplumsal yapısı birkaç ana sınıfı içermekteydi:
Ostgot kültürü, Almanca geleneklerle Roma İmparatorluğu'nun etkisinin bir karışımıydı. Pagan inançlarını korumuşlardır ama zamanla Hristiyanlığı benimsemeye başlamışlardır; bu da onların kültürel dönüşümünde önemli bir faktör olmuştur.
Başlangıçta, ostgotlar birçok tanrıya tapıyorlardı; bu, Almanik kabileler için yaygındı. Mitolojileri, Wodan ve Týr gibi kahramanlara dair efsanelerle doluydu. Bu inançlar, kabilelerinin kimliğini ve bütünlüğünü şekillendirmede önemli bir rol oynamıştır.
4. yüzyılın sonlarından itibaren ostgotlar, Hristiyanlık inancını benimsemeye başlamışlardır ve bu durum kültürel ve toplumsal hayatları üzerinde önemli bir etki yaratmıştır. Yeni dinin kabulü, geleneksel uygulamalarda değişikliklere ve ahlak ile etikle ilgili yeni değerlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Ostgotlar, hem Alman hem de Roma geleneklerinin unsurlarını birleştiren bir sanat anlayışı geliştirmişlerdir. Sözlü gelenekler önemli bir rol oynamış ve birçok efsane ve mit nesilden nesile aktarılmıştır.
Ostgot mimarisi, yaşam tarzlarını ve iklim koşullarını yansıtmaktadır. Kuzey enlemlerindeki yaşam için uyum sağlamak amacıyla saman çatılı ahşap evler inşa etmişlerdir. Daha sonra, Roma ile olan temasların artmasıyla birlikte Roma mimarisinin unsurları da ortaya çıkmaya başlamıştır.
Ostgot sanatı, yüksek kaliteli metal işçiliği ve ahşap oymacılığı ile karakterize edilmektedir. Ostgotların ustalığını gösteren, kemerler, bilezikler ve silahlar gibi süslenmiş objelerin keşifleri bulunmaktadır.
Ostgotların kültürü ve toplumsal yapısı, Alman geleneği ile Roma İmparatorluğu'nun etkilerini bir araya getiren ilginç ve çok katmanlı bir fenomendir. Ostgot kabilesi, Avrupa tarihine belirgin bir iz bırakmış ve mirası günümüzde hâlâ incelenmekte ve değer görmektedir.