Karl XII, 1697'den 1718'e kadar İsveç kralı, döneminin en önde gelen monarşlarından biri olarak bilinmektedir ve aynı zamanda en tartışmalı olanlardan biridir. 17 Haziran 1682'de Stockholm'de Kral Karl XI ve eşi Prenses Ulrika Eleonora'nın çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Küçük yaştan itibaren askeri konulara ilgi duyan Karl, bu durum daha sonra iktidarını ve İsveç'in kaderini belirlemiştir.
1697'de babasının ölümünden sonra Karl XII sadece 15 yaşında taç giymiştir. Saltanatının başlarında birçok zorlukla karşılaşmıştır. İsveç, Rusya, Danimarka ve Polonya'ya karşı Kuzey Savaşı'na (1700-1721) katılmış, bu durum onun hükümdarlığı üzerinde belirleyici bir etken olmuştur. Karl XII, hırslı ve savaşçı bir monark olarak, savaşa aktif bir şekilde liderlik etmeye karar vermiştir.
Savaşın başında Karl XII birkaç etkileyici zafer kazanmıştır. En bilinenlerinden biri 1700'deki Narva Savaşıdır; burada onun komutasındaki İsveç ordusu Rus ordusunu bozguna uğratmıştır. Bu zafer, onu olağanüstü bir komutan olarak tanınmasını sağlarken, İsveç ordusuna güven aşılamıştır.
Hükümdarlığı boyunca Karl XII, İsveç'in Avrupa'daki etkisini artırmaya yönelik bir dizi başarılı askeri sefer gerçekleştirmiştir. 1706'da Polonya'ya girmiş ve bu sırada müttefiki Kral Augustus II'yi düşmanlarıyla savaşta desteklemiştir. Ancak bu sefer, önceki seferler kadar başarılı olmamış ve Karl yeni zorluklarla karşılaşmıştır.
1709'da gerçekleşen Poltava Savaşı, İsveç ordusu için bir felaket olmuştur. Peter I liderliğindeki Rusya zafer kazanarak, İsveç ve bölgedeki etkisi için ciddi sonuçlar doğurmuştur. Poltava yenilgisinden sonra, Karl XII Osmanlı İmparatorluğu'na kaçmak zorunda kalmış ve orada birkaç yıl sürgünde kalmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yıllarında Karl XII, müttefikler aramaya ve Rusya’ya karşı yeni askeri seferler düzenlemeye çalışmıştır. Birçok toprak ve kaynak kaybına rağmen, İsveç'in Avrupa'daki etkisini yeniden sağlama umudunu sürdürmüştür. Osmanlı yöneticileriyle ilişkileri karmaşık olmakla birlikte, Karl, bölgedeki olayları etkilemeye çalışarak siyasi hayatın merkezinde kalmaya devam etmiştir.
1714’te İsveç’e döndüğünde, ülkenin uzun süren savaş nedeniyle zor bir durumda olduğunu keşfetmiştir. Askeri harekâtlara yeniden başlayabilme umudunu taşırken, İsveç'teki kamuoyu ve siyasi durum onun hırslarına karşı çıkmıştır.
1718'de Karl XII, kaybedilen toprakları geri almak ve İsveç’in etkisini yeniden sağlamak amacıyla savaşa girme kararı almıştır. Norveç'e karşı bir sefer başlatmış, ancak kısa süre sonra Fredrikshald kalesinin kuşatması sırasında ölümcül bir şekilde yaralanmıştır. 30 Kasım 1718'deki ölümü, askeri kariyerine son vermiş ve İsveç'i belirsizlik içinde bırakmıştır.
Karl XII'nin ölümü, İsveç politikasında büyük değişimlere neden olmuştur. İktidar zamanla riksdag’a (parlamentoya) geçmiş ve bu durum anayasal monarşinin gelişmesine yol açmıştır. Demokrasi ve monarşik gücün sınırlandırılması ile ilgili yükselen fikir akımları daha belirgin hale gelmiş ve İsveç yeni bir siyasi gerçeğe doğru ilerlemeye başlamıştır.
Karl XII, hırsları uğruna her şeyi riske atmaya hazır karizmatik ve cesur bir lider olarak tarihe geçmiştir. Azmi ve kararlılığı, onu İsveç tarihinin kültürel bir figürü haline getirmiştir. Tartışmalı bir üne sahip olmasına rağmen, birçok İsveçli hala cesareti ve şöhrete olan tutkusuna hayran kalmaktadır.
Kültür ve edebiyatta Karl XII, kahramanlık ve sadakatin sembolü haline gelmiştir. Hayatı ve kahramanlıkları, birçok yazar için ilham kaynağı olmuş ve farklı sanat eserlerinin karakteri olmuştur. Bazı araştırmacılar, onun politikalarının ve eylemlerinin İsveç'in gelişimi ve Avrupa'daki yerini uzun vadede etkilediğini düşünmektedir.
Karl XII, İsveç tarihindeki en önemli figürlerden biri olmaya devam etmektedir. Hükümdarlığı, ülkenin kaderini uzun yıllar belirleyen büyük zaferler ve sert yenilgilerle ilişkilidir. Zorlu koşullara rağmen, geride bıraktığı miras hala incelenmekte ve tartışılmaktadır. İktidar hırsı ve askeri onur idealleri, birçok nesli etkilemeye devam etmekte ve yaşamı, İsveç tarihinin önemli bir parçasıdır.