Eski Singapur tarihi, birkaç bin yılı kapsar ve bu küçük Güneydoğu Asya adasının modern çağın en etkili ekonomik ve kültürel güçlerinden biri haline nasıl geldiğini anlamak için önemli bir noktadır. Yüzyıllar boyunca Singapur, çeşitli medeniyetler için önemli bir ticaret merkezi ve stratejik bir yer olmuştur. Eski krallıklardan, ilk Avrupa yerleşimlerine kadar, Singapur'un tarihi çok katmanlı ve ilginçtir.
Bugün Singapur'un bulunduğu bölge, binlerce yıl boyunca farklı insan grupları tarafından nüfuslandırılmıştır ve bu grupların izleri arkeolojik buluntularda görülmektedir. Singapur Adası, diğer Malay takımadaları gibi, Çin, Hindistan ve Güneydoğu Asya'nın yerel kültürleri arasında antik ticaret ağlarının önemli bir halkası olmuştur.
Singapur'daki eski yerleşimler, milattan sonra ilk yüzyıllarda görülmeye başlamaktadır. Ada, Hint Okyanusu ile Güney Çin Denizi'ni birleştiren ticaret ağının önemli bir ticaret merkezi olarak bilinmektedir. Singapur, yerel ve yabancı tüccarlar için anahtar bir liman olmuş ve bu nedenle bölgedeki stratejik önemini artırmıştır.
Singapur hakkında ilk yazılı anma, 8. yüzyıla aittir ve ada, bölgenin daha geniş siyasi ve ticari bağlamının bir parçası olmuştur. Antik Çin metinlerinde, "Çuan-tan" (veya "Çuan-ji") gibi eserlerde "ilk Singapur" olarak bilinen, ticaret yolları ile tanınan bir liman yer almaktadır.
Bir efsaneye göre, Singapur'un adı, "aslan kenti" anlamına gelen Sanskritçe "Singhapura" kelimesinden gelmektedir. Bir versiyona göre, adada bir aslan gören bir prens tarafından kurulmuştur ki bu durum yerleşiminin ilham kaynağı olmuştur. Ancak arkeolojik araştırmalar bu dönemde büyük bir şehrin varlığını doğrulamamakta, daha çok küçük balıkçı ve ticaret yerleşimlerini göstermektedir.
Singapur, milattan sonraki ilk yüzyıllarda farklı Hindistan ve Malay krallıklarının etkisi altındaydı. En etkili olanlardan biri, günümüz Endonezya'sında ortaya çıkan ve Güneydoğu Asya'daki en önemli ticaret yollarını kontrol eden Srivijaya krallığıydı. Srivijaya, güçlü bir deniz gücüydü ve Singapur bu etkinin etkisi altında kalmış, böylece ticaret merkezi olarak önemini pekiştirmiştir.
Yüzyıllar boyunca Singapur, Budist kültürünün etkisi altında kalmış ve bu durum yerel sanat ve mimarinin gelişimine yansımıştır. Ancak 12. ve 13. yüzyıllarda Srivijaya'nın etkisi zayıflamış ve bölge, Melaka gibi diğer siyasi güçlerin etkisine açık hale gelmiştir.
13. ile 15. yüzyıllar arasında Singapur, Güneydoğu Asya'nın önemli bir deniz ve ticaret devleti olan Melaka sultanlığının bir parçasıydı. Bu, Singapur'un bir ticaret limanı olarak zirveye ulaştığı bir dönemdi. Melaka sultanlığı, Hint ve Pasifik okyanusları arasındaki önemli deniz yollarını kontrol ederken, Singapur, Hindistan, Çin ve yerel halklar arasındaki baharatlar, kumaşlar ve diğer ürünler için anahtar bir geçiş noktası haline geldi.
Melaka sultanı döneminde, Singapur şehri önemli bir kültürel ve ekonomik merkez haline geldi. Sultanlık, adayı ticaretin yürütüldüğü bir üs olarak aktif bir şekilde kullanmış ve bu sayede Singapur büyük ölçüde gelişmiş, siyasi ve kültürel alanda etki kazanmıştır. Bu dönemde, Singapur, bölgede İslam'ın yayılması için önemli bir yer olmuştur.
16. yüzyılın başlarında, Singapur, Avrupa sömürge güçleriyle karşılaştı. Portekizliler, 1511 yılında Melaka sultanlığını ele geçiren ilk Avrupalılar oldular ve bu durum, Singapur'un ticaret pozisyonlarının zayıflamasına yol açtı. Ancak Portekiz, bu bölge üzerindeki tam kontrolünü sürdüremedi ve Melaka kısa süre sonra Hollandalılar tarafından fethedildi.
1819 yılında, Singapur, Britanyalıların stratejisinde anahtar bir halka haline geldi. Britanyalı amiral Sir Stamford Raffles, adada bir Britanya kolonisi kurarak Hint ve Çin arasındaki önemli deniz yollarını kontrol etmek için stratejik konumunu kullandı. Bu olay, Singapur tarihindeki önemli bir dönüm noktası oldu, çünkü ada, Güneydoğu Asya'daki en önemli Britanya ticaret postalarından biri haline gelmeye başladı.
Eski Singapur kültürü, Hint ve Çin medeniyetlerinin güçlü etkisi altında gelişmiştir. Budizm, Hinduizm ve İslam etkileri, Singapur'un mimarisi, sanatı ve sosyal yapısında iz bırakmıştır. Bu durum, adadaki dini uygulamaların çeşitliliğine de yansıdı. Melaka sultanlığının kontrolü altındayken, İslam, Singapur'un kültürü üzerinde önemli bir etkisi olan ana dini yönelim haline geldi.
Kültürden bahsederken, Singapur'un sosyal yaşamının temelini oluşturan ticareti anmadan geçmemek gerekir. Hindistan, Çin ve Arap Yarımadası'ndan gelen tüccarlar, Singapur kültürünü kendi gelenekleri, sanatı ve mutfak alışkanlıkları ile zenginleştirmiştir. Bu kültürel ve etnik grupların çeşitliliği, modern Singapur'un eşsiz kültürel kimliğinin şekillenmesinin temelini oluşturmuştur.
Eski Singapur tarihi, bir zamanlar sadece bir balıkçı yerleşimi olan küçük bir adanın, küresel ticaret ağı ve güneydoğu Asya'daki tarihi süreçlerin önemli bir parçası haline nasıl geldiğini göstermektedir. Singapur, eski Malay ve Hint devletlerinden Avrupa kolonicilerine kadar birçok medeniyetin etkisini yaşamıştır. Bu tarihi aşamalar, modern Singapur'un siyasi ve kültürel yapısının oluşumunda önemli bir rol oynamış ve bu yapı, küresel ekonomik ve kültürel süreçler üzerinde önemli bir etki yaratmaya devam etmektedir.