20. yüzyıl, Slovakya için önemli değişimlerin zamanıydu. Ülke, iki dünya savaşı, Çekoslovakya'nın kurulması ve dağılması, ayrıca bağımsızlık mücadelesi gibi birkaç politik dönüşüm yaşadı. 1918 yılında Slovakya, yeni devlet Çekoslovakya'nın bir parçası oldu, ancak bunu takiben daha geniş Avrupa süreçlerinin bir parçası olan on yıllar süren politik ve sosyal değişimler yaşandı. Yüzyıl boyunca Slovakya, savaşlar, işgaller ve politik baskılar da dahil olmak üzere birçok zorluktan geçti ve 1993 yılında bağımsız bir devlet olarak tam bağımsızlık kazandı. Bu makalede, 20. yüzyılda Slovakya'nın oluşumunda anahtar aşamalar ve bağımsızlık mücadelesi incelenecektir.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun dağılmasıyla birlikte, 1918 yılında Çekoslovakya bağımsız bir cumhuriyet olarak kuruldu. İçinde Çek ve Slovak toprakları yer aldı; Slovaklar, eşsiz bir kültür ve dile sahip bir halk olarak yeni devletin parçası oldular. Çekoslovakya'nın ilk döneminde Slovaklar, politik marjinalleşme ve devletteki Çek egemenliği gibi çeşitli sorunlarla karşılaştılar.
Buna rağmen, Çekoslovakya'da Slovakların ülkenin politik ve kültürel hayatına entegrasyonuna yönelik girişimler oldu. 1939 yılında, Çekoslovakya, Nazilerin baskısı sonucu bölündüğünde, Slovakya bağımsız bir devlet olarak ilan edildi. Ancak bu bağımsız devlet, Nazi otoritesinin yalnızca resmi bir yansımasıydı ve tam anlamıyla bağımsız olarak tanınamazdı. 1945 yılında, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Slovakya yeniden kurulmuş Çekoslovakya'ya katıldı.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Slovakya, yeniden sosyalist Çekoslovakya'nın bir parçası oldu, ancak bu kez Sovyetler Birliği'nin sıkı kontrolü altında. Ülkede iktidar, Komünist Parti'nin elindeydi ve sonraki on yıllar boyunca Slovaklar, özgürlük kısıtlamaları, politik kovuşturma ve Moskova'dan gelen merkezi kontrol ile karşı karşıya kaldılar. Bu dönemde, Slovak halkı asimilasyonun artmasına ve otoriteler tarafından gelen baskılara rağmen ulusal kimliklerini korumaya çalıştı.
1968 yılında önemli bir olay meydana geldi - Prag Baharı, Çekoslovakya'daki politik sistemin serbestleştirilmesi girişimi. Alexander Dubcek'in önerdiği reformlar, Slovakya için daha fazla özerklik vaatleri içeriyordu, ancak bunlar Sovyet ordusu tarafından bastırıldı. Bu olay, sosyalist blok içinde politik özgürlüğün sınırlılığını ve Çekoslovakya'nın SSCB'ye olan büyük bağımlılığını gösterdi.
1980'lerin sonlarına gelindiğinde Sovyetler Birliği'nde yeniden yapılanma süreci başladı ve Çekoslovakya'da da demokratik ve reformist eğilimler güç kazanmaya başladı. 1989 yılında Çekoslovakya, Kadife Devrim olarak bilinen barışçıl bir devrim yaşadı ve bu devrimle birlikte komünist rejim devrildi. Devrimi takiben ülke demokratikleşmeye başladı ve Slovaklar, ulusal kimlikleri ve politik özerklikleri hakkında yeniden sorular sormaya başladılar.
1992 yılında, birkaç yıllık politik müzakerelerin ardından, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti ayrılmaya karar verdi ve 1 Ocak 1993 tarihinde bağımsız Slovakya kuruldu. Bu olay, ulusal bağımsızlık için uzun yıllara dayanan mücadelenin doruk noktasıydı. Yaklaşık aynı dönemde Slovakya’da demokratik dönüşüm başladı ve bu, yeni bir politik sistemin kurulması ve ülkenin bağımsızlığının güçlenmesine yol açtı.
Slovak ulusu için bağımsızlık mücadelesi, hem politik hem de kültürel yaşamın çeşitli yönlerini kapsayan karmaşık ve uzun bir süreçti. Bağımsızlık yolundaki ilk adımlardan biri, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında güçlü bir ulusal kimlik bilincinin oluşmasıydı. Bu dönemde, daha sonra bağımsızlık için daha geniş hareketlerin temelini oluşturacak olan politik özerklik fikri ortaya çıktı.
Sosyalist yönetim zamanlarında Slovaklar, ulusal kültürlerinin ve dillerinin baskı altında kalma sorunuyla tekrar karşılaştılar. Ancak özerklik ve bağımsızlık hareketi bu koşullarda da devam etti. 1989 yılından sonra Orta Avrupa’daki politik değişimler, Slovakya'nın geleceği üzerinde büyük bir etki yarattı ve bağımsızlık arzusu ülkede temel politik bir talep haline geldi.
1993 yılında Slovakya'nın bağımsızlığı, uzun bir politik değişim sürecinin sonucuydu. Bu sürecin önemli bir aşaması, 1989 sonrasında Çekoslovakya'nın yapısının tartışılmasıydı. 1992 yılında Çekoslovakya'nın iki devlete ayrılması, her iki tarafın, Çeklerin ve Slovakların, ulusal özelliklerini ve bağımsızlıklarını korumalarına imkan tanıyan barışçıl ve uzlaşmalı bir karardı.
Bununla birlikte, Çekoslovakya'nın dağılması tamamen basit bir süreç değildi, çünkü ülkede bölünmeye karşı çıkan çeşitli politik ve ekonomik güçler vardı. Ekonomik entegrasyon, dış politika ve sosyal mutabakat meseleleri, Slovakya'nın bağımsızlık sürecinin önemli yönleri haline geldi.
20. yüzyılın sonunda Slovakya, birçok nesil için uzun süre beklenen bir hedef olan bağımsızlık hayalini gerçekleştirmeyi başardı. Bağımsız bir Slovak devletinin kurulması, ulusal kimliğin korunması ve politik özerkliğin sağlanması için yıllardır süren mücadelenin bir sonucuydu. Slovakya'nın bağımsız bir devlet olarak şekillendirilmesi sürecinde birçok engel aşılmıştır, ve ülke, demokrasi ve gelişim yolunda sağlam adımlar atmayı başarmıştır. Bugün Slovakya, Avrupa Birliği ve NATO'nun bağımsız bir üyesidir ve bu, onun bağımsızlık ve ulus olarak gelişme arzularının mantıklı bir devamıdır.