Tarih Ansiklopedisi
Sudan devlet sisteminin tarihi, çeşitli siyasi rejimlerin ve yönetim yapılarını oluşturma, dönüştürme ve kriz geçirme sürecidir. Bu sürecin uzantısı, Osmanlı egemenliğinin son döneminden başlayarak modern siyasi dönüşümlerle sona eren bir yapıyı kapsamaktadır. Sudan'ın iktidar sistemi, ülkenin iç ve dış politikaları üzerinde etkili olacak birçok değişiklik geçirmiştir. Sudan devlet sisteminin evriminin ana aşamalarını, sömürge döneminden başlayarak modern siyasi duruma kadar inceleyelim.
19. yüzyılın sonlarında Sudan, Mısır ve Birleşik Krallık tarafından ortak kontrol altına alındı, bu durum devlet sistemini önemli ölçüde etkiledi. 1821 yılında Mısır, Sudan üzerinde resmi kontrol sağlamaya başladı ve bu tarihten itibaren Mısır egemenliğinin uzun bir dönemi başladı, bu dönem 19. yüzyılın sonlarına kadar sürdü. Mısır yönetimi, Birleşik Krallık tarafından desteklenerek Sudan'da merkezi bürokrasinin ve idari yapının gelişiminin temelini attı.
Sudan meselesi, 1880'lerde Muhammed Ahmed'in kendisini Mahdi (kurtarıcı) ilan ederek Mısır ve Britanya hükümetine karşı bir isyan başlatmasıyla uluslararası bir önem kazandı. 1885 yılında mahdistlerin zaferi ve Mahdizm devletinin kurulması, Sudan tarihinin önemli bir dönüm noktası oldu. Mahdizm yönetimi, İslam'ın dini prensiplerine dayalı benzersiz bir siyasi sistem oluşturdu ve 1898 yılına kadar Britanya ve Mısırlılara karşı mücadele etmeye devam etti. Mahdizm devletinin çöküşü ve Britanya-Mısır yönetiminin gelmesiyle birlikte Sudan, yeniden Britanya sömürge imparatorluğunun bir parçası oldu.
1899'dan itibaren Sudan, "Anglo-Mısır" yönetimi çerçevesinde Britanya ve Mısır'ın kontrolü altındaydı. Sudan resmi olarak bağımsız kalsa da, gerçek iktidar Britanyalıların elindeydi. Siyasi yapı, merkeziyetçiliğe ve ülkenin kaynaklarının istismarına odaklanmış güçlü bir sömürge bürouna dayanıyordu.
Bu dönemde Sudan'ın idari sistemi merkeziyetçi ve otoriterdi, yerel halk için sınırlı haklar tanınıyordu. Kurumlar ve yasalar, sömürge otoritelerinin elinde yoğunlaşmıştı ve yerel sultanlar ve liderler esasen törensel işlevler üstleniyordu. Bu durum, ülkedeki siyasi ve sosyal gerilimlerin temelini oluşturuyor ve gelecekteki devrimlerin sebebi oluyordu.
Sudan toplumunda siyasi reformlar, 1940'larda Sudan Ulusal Partisi (NUP) ve Sudan Birliği Partisi gibi ilk partilerin kurulmasıyla başlamıştır. Ancak bağımsızlık mücadelesi, yerel siyasi hareketler ve uluslararası topluluk tarafından yapılan baskı sonucunda 1955 yılına kadar devam etti; Sudan 1956 yılında bağımsız bir ülke oldu.
1956 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra Sudan, demokratik bir yönetimle cumhuriyet haline geldi. 1956 yılında kabul edilen Anayasa, parlamenter demokrasi prensiplerine dayanıyordu ve çok partili parlamenter sistemin kurulmasını sağlıyordu. Bağımsızlığın ilk yılları, siyasi istikrarsızlık, etnik ve dini gruplar arasındaki çeşitli çatışmalar ve siyasi partiler arasında iktidar mücadelesi ile belirlendi.
Sudan, 20. yüzyılın ilk yarısında birkaç darbe geçirdi. İlk darbe 1959 yılında, bir grup subayın demokratik olarak seçilen hükümeti devirmesiyle gerçekleşti ve ardından askeri bir rejim kuruldu. 1964 yılında protestolar ve devrim, askeri hükümetin devrilmesine ve demokratik yönetime dönüşe yol açtı.
Ancak siyasi istikrar sağlanamadı. 1969 yılında General Cafer Nimri'nin iktidara gelmesiyle yeni bir darbe gerçekleşti ve otoriter bir rejim kuruldu. Onun yönetimi, Sudan devlet sisteminin evriminde bir dönüm noktası oldu. Ülkede sosyalist ve İslamcı fikirlere odaklanan reformlar yapma girişimlerinde bulundu.
1969 yılında askeri darbe ile iktidara gelen Cafer Nimri, Sudan tarihindeki önemli figürlerden biri haline geldi. Yönetimi 1985 yılına kadar sürdü ve ülkenin devlet sisteminin evriminde önemli bir aşama oldu. Nimri, muhalefeti bastırmak için orduya ve polise dayanarak sert bir rejim kurdu. Dış politika, sosyalist fikirlere yönelirken, iç politika kaynakların millileştirilmesine ve planlı bir ekonomi oluşturma çabalarına odaklandı.
Ancak, siyasi ve ekonomik reformlara rağmen Nimri, özellikle güneyde yaşayanlar arasında, özerklik ve haklar konusundaki yerine getirilmemiş vaatler nedeniyle artan bir hoşnutsuzlukla karşılaştı. Güney Sudan, özerklik mücadelesine devam etti, bu da Sudan İç Savaşı olarak bilinen şiddetli askeri çatışmalara neden oldu.
1985 yılında ülkede patlak veren kitlesel protestolar, Nimri'nin devrilmesine ve geçici bir hükümetin kurulmasına yol açtı. Bu olaylar, Sudan'daki yeni siyasi çağın başlangıcını simgeliyor.
Nimri'nin 1985'te devrilmesinden sonra Sudan, 1989 yılına kadar süren siyasi istikrarsızlık dönemine girdi ve bu süre zarfında Albay Ömer el-Beşir iktidara geldi. El-Beşir, askeri bir dikta kurdu ve kısa süre sonra Sudan'ı İslam Cumhuriyeti olarak ilan etti, köklü siyasi ve sosyal reformlar gerçekleştirdi. Yönetimi döneminde Sudan, 2005 yılına kadar süren ve ülkenin kuzeyi ile güneyi arasında ikinci bir iç savaşı içeren ciddi bir iç çatışma yaşadı.
2011 yılında, 2005 yılında imzalanan barış anlaşması sonrasında ve referandum düzenlenmesi ile birlikte, Güney Sudan bağımsız bir devlet haline geldi ve Sudan, önemli bir kısmı ve kaynakları, petrol yatakları da dahil olmak üzere kaybetti. Bu olay, ülkenin tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu ve Sudan’ın devlet yapısının geleceğini büyük ölçüde etkiledi.
Ülkenin 2011'de parçalanmasından sonra Sudan, yeni siyasi ve ekonomik zorluklarla karşılaştı. Siyasi sistem, otoriter olmaya devam etti ve birkaç reform girişimlerine rağmen, askeri ve sivil güçler iktidar mücadelesine devam ettiler. 2019 yılında kitlesel protestolar ve halkın üzerindeki baskı sonucunda, Başkan Ömer el-Beşir görevden alındı ve ülkede geçiş dönemi başladı.
Sudan, hem askeri hem de sivil temsilcileri içeren ortak yönetim rejimine geçti. 2021 yılında askeri bir darbe gerçekleşti ve ordu hükümeti yeniden kontrol altına aldı, bu da yeni bir siyasi istikrarsızlığa yol açtı.
Modern Sudan devlet sistemi, demokrasi kurumlarının yeniden inşası, ekonomik durumun iyileştirilmesi ve uzun süreli iç çatışmalardan etkilenen bölgelerde barış sağlama gibi zorluklarla yüzleşerek evrilmeye devam etmekte. Siyasi durum kararsız kalmakta, ancak sivil toplum ve uluslararası topluluk, ülkenin reform ve istikrar çabalarını desteklemeye devam etmektedir.
Sudan devlet sisteminin evrimi, iktidar mücadelesi, siyasi istikrarsızlık ve çeşitli sosyal ve etnik gruplar arasında denge arayışının tarihidir. Sömürge döneminden günümüz siyasi dönüşümlerine kadar Sudan, modern siyasi yapısını şekillendiren pek çok değişim geçirmiştir. Zorluklara rağmen, ülke reform ve gelişim yönünde ilerlemeye devam etmekte, sürdürülebilir bir gelecek ve demokratik değerlerin yeniden tesis edilmesi umudunu taşımaktadır.