Karadağ'da Osmanlı yönetimi XV yüzyılın sonlarında başladı ve XIX yüzyılın sonlarına kadar sürdü; bu dönemde Karadağ bağımsızlığını kazandı. Bu dönem, bölgenin siyasi, sosyal ve kültürel yaşamında önemli değişimlerin yaşandığı bir zaman dilimiydi. Osmanlı İmparatorluğu'na karşı maruz kaldıkları baskılara rağmen, Karadağlılar kimliklerini ve geleneklerini korumayı başardılar, bu da onların özgürlük mücadelesini Karadağ tarihinin en önemli sayfalarından biri haline getirdi.
Osmanlılar, XIV yüzyılda Balkanlar'daki yayılmalarına başladılar. 1496 yılında Karadağ, Osmanlı fethine maruz kaldı ve 1499'da Karadağ Prensi ile Osmanlı Sultanı arasında bir anlaşma imzalandı. Ancak, Karadağlıların fiili olarak bağlılığı yalnızca XVI yüzyılın başlarında, Osmanlı İmparatorluğu'nun çoğu Karadağ toprakları üzerinde kontrol sağladığı zaman gerçekleşti. Karadağlılar, ağır vergiler, orduya çağrılar ve diğer yüklerle karşılaştılar; bu da sürekli isyanlara neden oldu.
XVI-XVII yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu, yerel yönetim sistemi aracılığıyla Karadağ'ı yönetti ve Karadağlı prensler için belirli bir özerkliği korudu. Bu dönemde, Karadağlılar, Osmanlı ordusuna karşı gerilla mücadelesi yürütmek için yerel dağlık alanlardaki bilgilerini kullanarak direniş organize ettiler. Bu dönemin önemli figürleri, güçlerini pekiştirmeye ve halklarını korumaya çalışan Ivan Çernoeviç ve onun soyundan gelenler gibi prenslerdir.
Bu dönemin en önemli olaylarından biri, Karadağ'ın manevi ve kültürel yaşamının merkezi haline gelen Cetinje Manastırı'nın kuruluşuydu. Manastır ayrıca, Osmanlı yönetimine karşı direnişin sembolü ve silahlanma için fon toplama merkezi haline geldi.
Osmanlı yönetimi, Karadağ'ın sosyal yapısı ve ekonomisi üzerinde önemli bir etki yaptı. Zor yaşam koşullarına rağmen, Karadağlılar tarımsal kültürlerini korudular ve hayvancılık ile zanaatları geliştirdiler. Bu dönemde, özellikle dağlık alanlarda yerel ticaretin gelişimi de gözlemlendi; Karadağlılar ürünlerini komşu bölgelerden gelen mallarla takas ettiler.
Ekonomide buğday, şarap ve et gibi ürünler önemli bir rol oynadı. Karadağlılar aktif olarak tarım ve hayvancılıkla uğraştılar ve aynı zamanda demircilik, dokumacılık ve seramik gibi zanaat geleneklerini geliştirdiler. Bu, yerel yönetim ve toplulukların güçlenmesine katkıda bulundu.
XVII yüzyılın sonlarından itibaren, Karadağlılar Osmanlı yönetimine karşı silahlı isyanlar organize etmeye başladılar. 1711 yılında ilk büyük isyan gerçekleşti, ancak bu isyan bastırıldı. Ancak bu olay, Karadağlıların özerklik ve bağımsızlık için uzun süreli mücadelesinin başlangıcını oluşturdu.
XVIII yüzyılda, Karadağlılar Osmanlı yönetimine karşı mücadele eden birkaç askeri ittifak kurdular. Bu dönemde, Prens Danilo Petrovic ve halefleri, Osmanlı güçlerine karşı aktif askeri seferler düzenlemeye başladılar; bu da Karadağlıların bağımsızlıklarını pekiştirmeye yardımcı oldu. Birkaç başarılı sefer sonucunda, prenslik önemli toprak kazanımları elde etti.
Osmanlı yönetimine rağmen, Karadağ'ın kültürel yaşamı gelişmeye devam etti. Ortodoks Kilisesi, ulusal kimliğin ve dilin korunmasında anahtar bir rol oynadı. Bu dönemde edebiyat, halk gelenekleri ve görenekler de aktif olarak gelişti.
Karadağlılar, özgürlük ve bağımsızlık arayışlarını yansıtan şarkılar ve masallar oluşturmuşlardır. Yerel ustalar ikonografi ve mimarlık ile ilgilenerek kültürel geleneklerin korunmasına katkıda bulundular. Ostrog ve Cetinje gibi manastırlar, kültürel yaşam ve eğitim merkezleri haline geldi.
Karadağ'da Osmanlı yönetimi, ülkenin tarihine ve kültürüne derin bir etki bırakan önemli bir dönemdir. Baskılara ve zorluklara rağmen, Karadağlılar kimliklerini ve geleneklerini korudular; bu da bağımsızlık mücadelesinin temeli oldu. Bu dönem, Karadağ'ın nihai özgürlüğü ve modern Karadağ devletinin oluşumu için zemin hazırladı.