İsviçre, Avrupa'nın kalbinde yer alan, binlerce yıllık zengin ve çeşitli bir tarihe sahiptir. Bu makale, modern İsviçre'yi şekillendiren önemli anları ele almaktadır.
İsviçre topraklarında arkeologlar, taş devrinde insan yaşamına dair kanıtlar bulmaktadır. Yaklaşık 5000 yıl önce, İsviçre topraklarında tarım ve hayvancılıkla uğraşan kabileler zaten varmış. Bakır Çağı döneminde burada komşu bölgelerle ticari ilişkiler gelişmiştir.
M.Ö. 4. yüzyılda, İsviçre topraklarına Galyalılar olarak bilinen Kelt kabileleri yerleşti. Kendi köylerini kurdular ve daha sonra M.Ö. 1. yüzyılda Roma fetihleriyle yok edilen bir kültürü geliştirdiler.
Romalıların M.Ö. 15 yılında gelişiyle, İsviçre Roma İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi. Romalılar beraberinde yollar, şehirler ve kültür getirdi. En bilinen Roma yerleşimleri arasında Avenches (Augusta Raurica), günümüz Lozan'ı ve bugün Cenevre olarak bilinen Emporium yer alır.
Roma İmparatorluğu'nun V. yüzyıldaki çöküşünden sonra, İsviçre farklı Cermen ve Frank kabileleri arasındaki mücadelelerin sahnesi haline geldi. 13. yüzyılda şehirler ve bölgeler arasındaki dış tehditlerden korunmak için ittifaklar oluşmaya başladı. Bu süreç, İsviçre Konfederasyonu'nun oluşumuna yol açtı.
1291 yılında Uri, Schwyz ve Unterwald adlı üç kanton, karşılıklı yardım sözleşmesi imzaladı ve bu, İsviçre Konfederasyonu'nun temeli oldu. Önümüzdeki yüz yıl içinde diğer kantonlar konfederasyona katıldı ve İsviçre bağımsızlığını güçlendirmeye başladı.
XIV-XVI. yüzyıllarında, İsviçre Marignen Savaşı (1476) ve Neuchâtel Savaşı (1477) dahil olmak üzere çeşitli askeri çatışmalara katıldı. Bu zaferler, diğer Avrupa ülkelerinin ordularında görev yapan İsviçreli paralı askerlerin ününü artırdı.
XVI. yüzyılda, İsviçre dini reformasyonun sahnesi haline geldi. Zürih'te Ulrich Zwingli ve Cenevre'de Jean Calvin, ülkenin katolik ve protestan bölgelerine bölünmesine neden oldu. Bu dönem, İsviçre Dini Savaşları olarak bilinen iç çatışmalara yol açtı.
XIX. yüzyılın başından itibaren İsviçre, dünya çatışmalarına katılmamayı tercih ederek tarafsızlık politikasını benimsemiştir. 1848 yılında yeni bir anayasa kabul edilmiş ve federal bir düzen kurulmuş, vatandaş hakları güvence altına alınmıştır.
İsviçre, her iki dünya savaşından da tarafsız kalarak başarılı bir şekilde geçti. Savaş sonrası dönemde ülke finans merkezi haline geldi ve uluslararası arenada önemli bir oyuncu oldu. İsviçre, Birleşmiş Milletler'in kurucularından biridir ve barış gücü operasyonlarında aktif olarak yer almaktadır.
Bugün İsviçre, siyasi istikrarı, yüksek yaşam standartları ve kültürel çeşitliliği ile tanınmaktadır. Tarafsızlık ve demokrasi ilkelerine dayanan ülkenin benzersiz tarihi, dünya genelinden tarihçiler ve turistlerin dikkatini çekmeye devam etmektedir.