Arnavutluk'taki Osmanlı idaresi, 14. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu uzun tarihi dönem, Arnavut kültürü, toplumu ve siyaseti üzerinde önemli bir etki yapmıştır. Osmanlı hakimiyetine rağmen, Arnavutlar kimliklerini koruyabilmiş ve bağımsızlık için mücadele eden birçok hareket oluşturabilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu, 14. yüzyılın sonlarında Balkanlar'da genişleme sürecine girmiştir ve Arnavutluk da bir istisna olmamıştır. 1385 yılında Osmanlılar, Durrës şehrini fethederek Arnavut topraklarında egemenliklerine başlangıç yapmışlardır. Zamanla Osmanlı orduları ülkenin derinliklerine doğru ilerlemiş, yerel beyleri yok etmiş ve güçlerini pekiştirmişlerdir.
Arnavut feodal beyleri, George Kastrioti (Skender Bey) gibi, direnç göstermelerine rağmen, Osmanlılar bölgedeki hakimiyetlerini kurabilmişlerdir. Skender Bey, bağımsızlık mücadelesine liderlik ederek Arnavut beyleri arasında bir ittifak oluşturmuştur, ancak 1468'deki ölümü direnişi zayıflatmıştır.
Arnavutluk’taki Osmanlı idaresi, ülkeyi sancaklara (bölgelere) ve kaymakamlıklara (ilçelere) ayıran bir yönetim sistemi aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Her sancakta, vergi toplayıp düzeni sağlamakla yükümlü Osmanlı memuru - bey atanmıştır. Bu durum, idari merkeziyetçiliği artırmış, ancak yerel feodal beylerde bir derece özerklik bırakmıştır.
Sosyal açıdan, Arnavut toplumu önemli değişimler yaşamıştır. Birçok yerel feodal bey güçlerini kaybetmiş ve toprakları Osmanlı memurlarına devredilmiştir. Bu durum, Osmanlı idare sistemi için yeni bir toprak sahibi sınıfı üretmiştir.
O dönemde temel din Ortodoksluktu, ancak Osmanlı idaresi sürecinde Arnavutlar arasında Müslüman nüfusun artması, sosyal ve kültürel dönüşümü teşvik etmiştir. Müslümanlık, Arnavut toplumunun bir kısmının kimliğinde önemli bir unsur haline gelmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu, Arnavutluk ekonomisini önemli ölçüde değiştiren yeni bir vergi sistemini getirmiştir. Vergiler sadece çiftçilerden değil, tüccar ve zanaatkarlardan da toplanmıştır. Bu durum, Osmanlı yönetimine ekonomik bağımlılığı yaratmıştır. Ancak Osmanlı idaresi ticaretin gelişimine de olanak tanımış ve Arnavutluk, Doğu ile Batı arasındaki ticaret yollarında önemli bir nokta haline gelmiştir.
Arnavutluk'tan ihraç edilen en önemli ürünler şarap, zeytinyağı ve kumaş olmuştur. Yerel zanaatkârlar üretimi geliştirerek yeni bir tüccar sınıfının oluşmasına katkıda bulunmuşlardır.
Osmanlı idaresi döneminde Arnavut kültürü önemli değişimler geçirmiştir. Doğu ve batı kültürlerinin birleşimi, mimari, edebiyat ve sanatta kendini göstermiştir. Osmanlılar, kültürel yaşamın önemli merkezleri haline gelen birçok cami, medrese ve sosyal bina inşa etmiştir.
Eğitim erişilebilir hale gelmiş ve Osmanlı medreselerinde İslam teolojisi, mantık, matematik ve tıp gibi çeşitli bilimler öğretilmiştir. Aynı zamanda, Arnavut dili ve edebiyatı Osmanlı kültürünün baskısına rağmen gelişmeye başlamıştır.
19. yüzyılda Arnavutluk’ta ulusal kurtuluş hareketi güçlenmiştir. Arnavut nüfus ile Osmanlı otoriteleri arasındaki gerilim artmış ve bu, bir dizi isyan ve protestoya neden olmuştur. 1912'deki isyan, Arnavutların Osmanlı idaresine karşı çıktığı ve bağımsızlık ilan ettiği en önemli olaylardan biri olmuştur.
İsyan, diğer ülkelerde bulunan Arnavutlar ve Osmanlı İmparatorluğu'nu zayıflatmayı amaçlayan çeşitli uluslararası güçler tarafından desteklenmiştir. 1912 yılının sonunda Arnavutluk, Londra Konferansı'nda bağımsız bir devlet olarak resmi olarak tanınmıştır.
Osmanlı idaresi, Arnavutluk tarihine önemli bir iz bırakmıştır. Sürekli baskıya rağmen, Arnavutlar kimliklerini ve kültürlerini korumayı başarmışlardır. Osmanlı mimarisi ve sanatı, ayrıca İslam'ın etkisi, Arnavut toplumunun gelişiminde derin bir etki yaratmıştır.
Modern Arnavutluk’ta, mimari anıtlardan, yemek geleneklerine kadar birçok Osmanlı mirası unsuru korunmaktadır. Arnavutlar, geçmişleriyle gurur duymakta ve tarihi deneyimlerine dayanarak kültürlerini keşfetmeye ve geliştirmeye devam etmektedirler.
Arnavutluk'taki Osmanlı idaresi, modern Arnavut kimliğinin şekillenmesinde önemli bir aşama olmuştur. Bu dönem, ülkede bağımsızlık ve kültürel yeniden doğuşa giden yolda değişimlerin temel motoru haline gelen zorluklar ve başarılarla doludur. Arnavutların kurtuluş mücadelesi ve ulusal kimliğin oluşumu, bağımsızlık ve kültürel yeniden doğuş yolundaki değişimlerin belirleyici unsurları olmuştur.