Güneybatı Afrika'da yer alan Angola, büyük ölçüde kolonizasyon süreçleri, bağımsızlık mücadelesi ve sonrasında devlet inşası ile belirlenen uzun ve karmaşık bir tarihe sahiptir. Angola'nın devlet sisteminin evrimi, koloniyal dönemden modern politik reformlara kadar bir dizi önemli aşamayı içermektedir.
Angola'nın devlet sisteminin tarihi, 15. yüzyılın sonlarından itibaren ülkenin Portekiz kolonisi olduğu kolonyal dönemle başlar. Bu dönem boyunca Angolalılar acımasız bir baskıya maruz kalmış ve toprakları ile kaynakları koloniyal metropolün ihtiyaçları için kullanılmıştır. Portekiz yönetimi, Angolayı doğrudan kontrol sistemiyle yöneterek, yerel nüfusun kendi ülkelerini yönetme konusundaki katılımını sınırlamıştır. Bunun sonucunda, yerel liderler ve geleneksel iktidar yapılarına büyük bir darbe indirilmiştir.
20. yüzyılın ortalarında, koloniyal rejime karşı artan hoşnutsuzluğun bir sonucu olarak aktif bir bağımsızlık mücadelesi başlamıştır. 1961'de, Angola'nın Tam Bağımsızlık için Halk Birliği (UNITA), Angola Ulusal Kurtuluş Cephesi (FNLA) ve Angola Kurtuluş Halk Hareketi (MPLA) gibi birkaç milliyetçi hareket tarafından başlatılan silahlı mücadele başlamıştır. Bu hareketlerin her biri kendi ideolojileri ve stratejileri ile, mücadelenin parçalanmasına ve iç çatışmalara yol açmıştır. Ancak, koloniyal egemenlikten kurtulma genel hedefi bu güçleri birleştirmiştir.
Angola, 11 Kasım 1975'te bağımsızlığını kazanmıştır. Bu dönemde Angola Kurtuluş Halk Hareketi (MPLA) iktidara gelerek sosyalist bir devlet kurma niyetini belirtmiştir. Bağımsızlığın ilk yıllarında MPLA hükümeti, sosyalist ilkelere dayanan yeni bir devlet sistemi oluşturmayı hedeflemiştir. Tek parti sisteminin uygulanması ve ekonominin kilit sektörlerinin kamulaştırılması bu dönemin belirgin özellikleri olmuştur. Ancak, ekonomik zorluklar ve iç çatışmalar durumu hızla karmaşıklaştırmıştır.
Bağımsızlığın ardından Angola, 2002 yılına kadar süren bir sivil savaşla karşılaşmıştır. MPLA ile UNITA arasındaki çatışma önemli insan kayıplarına ve yıkıma yol açmıştır. Bu dönem boyunca devlet sistemi istikrarsızlaşmış ve sosyalist yönetimle ilgili birçok ilk düşünce gerçekleştirilmesi zor hale gelmiştir. Savaş, devlet yapıları ve ülke nüfusu üzerinde derin bir etki bırakmış ve yönetim yaklaşımlarının gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.
2002 yılında sivil savaşın sona ermesinin ardından Angola, devlet sistemini yeniden inşa etme ve reforme etme sürecine girmiştir. Çok partili demokrasiye geçiş ve seçimlerin gerçekleştirilmesi yönünde adımlar atılmıştır. 2008 yılında, MPLA'nın iktidarını sürdürdüğü ilk parlamenter seçimler yapılmış, ancak diğer politik güçlerin ortaya çıkması daha açık bir siyasi sistemin başlangıcını göstermiştir.
Angola'nın modern devlet sistemi, hem kamu hem de özel işletmelerin bulunduğu karma bir ekonomi ile karakterizedir. Hükümet, petrol ve gaz gibi önemli ekonomik sektörler üzerinde kontrol sürdürmeye devam etmekte, fakat özel sektör de gelişmektedir. Yasal olarak güvence altına alınmış haklar ve özgürlükler bulunmaktadır, ancak pratikte bunların çoğu sınırlı kalmaktadır. Angola'nın siyasi sistemi, otoriter eğilimler ve insan hakları ihlalleri nedeniyle hala eleştirilmekte.
Angola'nın devlet sisteminin evrimi, birçok sınav ve değişimden geçmiş karmaşık ve çok yönlü bir süreçtir. Kolonyal yönetimden bağımsızlığa, sivil savaş ve modern devlet inşası aşamasına kadar, ülke hala siyasi istikrar ve ekonomik gelişimle ilgili zorluklarla karşılaşmaktadır. Angola'nın geleceği, siyasi kurumlarının değişikliklere uyum sağlama ve halkının ihtiyaçlarına yanıt verme yeteneğine bağlı olacaktır.