İkinci Dünya Savaşı (1939-1945), İtalya dahil birçok ülke üzerinde derin etki yarattı ve İtalya, çatışmanın ana katılımcılarından biri oldu. İtalya'nın savaş katılımı, Benito Mussolini'nin siyasi hırsları, faşist rejim ve birçok askeri ve ekonomik durum tarafından belirlendi; bu da hem ülke hem de dünya için önemli sonuçlara yol açtı.
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İtalya, ciddi ekonomik ve sosyal sorunlarla karşı karşıya kaldı. Benito Mussolini'nin liderliğindeki Faşist Parti, 1922'de iktidara geldi ve ekonomiyi yeniden inşa etme, ulusal gururu geri getirme ve toprak kayıplarını geri alma sözü verdi. Faşist rejim altında, İtalya 1935'te Etiyopya'nın fethi ve İspanya'daki iç savaşa müdahale gibi genişlemeci bir politika izledi.
1939'a gelindiğinde, İtalya Nazi Almanyası ile Stalin Paktı ve Dostluk Paktı aracılığıyla bağlıydı. Mussolini, Almanya'yı güçlü bir müttefik olarak görüyordu ve savaşın İtalyan topraklarının genişlemesi için bir fırsat olabileceğini düşündü. 10 Haziran 1940'da, Fransa'nın yenilgisinin ardından İtalya, İngiltere ve Fransa'ya savaş ilan ederek Mihver'in tarafında çatışmaya katıldı.
İtalyan ordusu savaşın başlangıcında birçok iddialı hedefle başladı, ancak kısa süre sonra ciddi zorluklarla karşılaştı. Ana askeri faaliyetler şunları içeriyordu:
1943 yılına gelindiğinde, İtalya çeşitli cephelerde felaket boyutunda yenilgilerle karşı karşıya kaldı. Komuta arasındaki uyumsuzluklar ve kaynak yetersizlikleri nedeniyle İtalyan ordusu zayıfladı. Stalingrad'daki yenilgi, İtalyan askerlerinin moralini sarstı. Bunun hemen ardından, 1943'te, Müttefiklerin Sicilya'ya çıkartma yaptığı "Husky" harekatı başladı.
Sicilya'nın düşmesi ve İtalyan topraklarının ele geçirilme tehdidi ile birlikte, 24 Temmuz 1943'te Mussolini görevden alındı. Yeni başbakan, Mareşal Pietro Badoglio, 8 Eylül 1943'te müttefiklerle bir ateşkes imzaladı; ancak bu karar yeni zorluklara yol açtı.
Mussolini'nin devrilmesinin ardından İtalya yeni bir aşamaya girdi. Ateşkesin ardından ülke, ikiye bölündü. Kuzey İtalya, Almanlar tarafından işgal edildi ve faşistlerin kuklası bir hükümet tarafından yönetildi; güney bölgeler ise müttefiklerin kontrolündeydi.
Almanların kontrolündeki bölgelerde, işgale karşı savaşan ve demokratik kurumları yeniden kurmaya çalışan partizan hareketleri ortaya çıktı. Partizan mücadelesi, direnişin sembolü haline geldi ve sivil nüfus arasında önemli kayıplara yol açtı.
1945 Nisan'ında, müttefiklerin kuzeye doğru ilerlemesiyle, İtalyan partizanları Milano'yu ele geçirdi ve İtalyan şehirlerini özgürleştirdi. 25 Nisan 1945'te İtalya, Nazi kontrolünden kurtarıldı. Kuzeye kaçmaya çalışan Mussolini, 28 Nisan 1945'te partizanlar tarafından yakalanıp infaz edildi.
İkinci Dünya Savaşı sonucunda İtalya büyük kayıplar verdi. 400.000'den fazla İtalyan hayatını kaybetti ve ülkenin ekonomisi yok oldu. Savaş ayrıca İtalyan toplumunda silinmez bir iz bıraktı ve politik, sosyal ve kültürel değişimlere yol açtı.
Savaşın ardından İtalya, yeniden inşa süreci ve demokrasiye geçiş yaşadı. 1946'da monarşinin geleceği hakkında bir referandum yapıldı ve İtalyanlar cumhuriyetin kurulması lehine oy kullandı. Bu olay, ülkenin tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu.
İtalya Cumhuriyeti Anayasası 1948'de kabul edildi; bu, İtalyan siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret etti. Bu tarihten itibaren İtalya, Amerikan "Marshall Planı" yardımıyla ekonomisini yeniden inşa etmeye başladı ve bu da önemli bir ekonomik büyüme ve politik istikrar sağladı.
İtalya, İkinci Dünya Savaşında zor sınavlar ve derin değişimler yaşadı. Savaşta yer almak, felaket sonuçları doğurdu, ama aynı zamanda siyasi değişimler ve ülkenin yeniden inşası için bir katalizör oldu. Savaşı ve faşizmi deneyimleyen İtalyan halkı, özgürlük ve insan hakları prensiplerine dayalı yeni bir demokratik İtalya inşa etmeyi başardı.