Küba’nın Amerikan işgali ve sonrasında Cumhuriyetin oluşumu, ülkenin tarihi açısından önemli olaylar olarak, 20. yüzyılın başlarında siyasi ve sosyal yapısını belirlemiştir. İşgal, İspanyol-Amerikan Savaşı’nın 1898 yılında sona ermesinin ardından başlamış ve Küba’nın resmi bağımsızlığını kazandığı 1902 yılına kadar devam etmiştir.
Küba uzun bir süre İspanyol kolonisiydi ve 19. yüzyılın sonunda adada birkaç bağımsızlık savaşları patlak verdi. ABD müdahalesinin temel nedeni stratejik ve ekonomik çıkarlarla ilgiliydi. Amerikalılar, Karayipler’deki etkilerini genişletmek ve ticari çıkarlarını korumak istiyordu. Küba'nın İspanyol egemenliğine karşı isyan eden devrimcilerin başarısı, ABD müdahalesine zemin hazırlamıştır.
İspanyol teslimiyeti sonrası 1898 yılında ABD, Küba’yı yönetme sorumluluğunu üstlendi. Bu durum, Kübalılar arasında karışık duygulara yol açtı; bir yandan İspanyol sömürücülüğünden kurtuldukları için sevinmişlerdi, diğer yandan Amerikan müdahalesini yeni bir sömürgecilik biçimi olarak algıladılar.
İşgaldan 1902 yılına kadar Küba, Amerikan askeri idaresinin kontrolü altında kaldı. General Leonard Wood liderliğindeki askeri yönetim, sağlık, eğitim, altyapı ve yönetim alanlarında reformlar yapmaya başladı. Bu, sarı humma gibi hastalıklarla mücadele ve yeni okullar ile yolların inşasını içeriyordu.
Bununla birlikte, askeri yönetim de sorunlarla karşılaştı. Kübalılar, kendi işlerini gerçek bir şekilde kontrol etmemekle ilgili rahatsızlıklarını dile getirmeye başladı. Varlığını meşrulaştırmak için ABD, Kübalılara yeni bir anayasa yazmalarını ve seçimler yapmalarını önerdi.
1901 yılında, Küba’da Cumhuriyet yönetimini onaylayan ve temel vatandaşlık haklarını güvence altına alan yeni bir anayasa hazırlandı. Ancak bu anayasa, ABD’nin düzeni ve istikrarı sağlamak amacıyla Küba işlerine müdahale etmesine olanak tanıyan Platt Düzeltmesini içeriyordu.
Platt Düzeltmesi, birçok Kübalı tarafından bağımsızlık ve egemenliklerini tehdit eden bir madde olarak değerlendirildi. Yine de düzeltme kabul edildi ve 1902 yılındaki seçimlerde Küba’nın ilk bağımsız başkanı olan Tomás Estrada Palma görevde bulunmaya başladı.
1902 yılında Küba Cumhuriyeti’nin oluşumu, bağımsızlığın sembolü haline geldi; ancak gerçeklik zorlu bir tablo sergiliyordu. Amerikan etkisi önemli ölçüde devam etti ve Kübalılar siyasi istikrarsızlık, ekonomik sorunlar ve yolsuzluk gibi sorunlarla baş etmeye devam etti. 1906 yılında bir krizle karşılaşan ABD, yeniden müdahale ederek Küba’ya asker göndermiştir.
ABD müdahalesine rağmen, Küba bağımsız bir devlet olarak gelişmeyi sürdürdü. Şeker ve tütün endüstrileri, yabancı yatırımları çekerek yeni işler yaratmaya devam etti; ancak ABD’ye olan bağımlılık, Küba’nın iç politikasını ve ekonomisini önemli ölçüde etkiliyordu.
Amerikan işgali, Küba toplumuna yeni fikirler ve uygulamalar getirdi. Bu, hem ekonomi hem de kültürde etkisini gösteriyordu. Yeni okullar ve eğitim programları, yeni bir Küba kuşağının oluşmasına katkıda bulunurken, Amerikan müziği ve sineması da popüler hale gelmiştir.
Küba kültürü, Amerikan kültüründen öğeler almaya başladı ve bu durum zengin bir kültürel mirasın oluşmasına yol açtı. Ancak birçok Kübalı, köklü geleneklerini korumaya devam etti ve bu, günümüzde hala gelişen zengin bir kültürel mirasın ortaya çıkmasına yol açtı.
Amerikan işgalinin resmi olarak sona ermesinden sonra Küba, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık ile karşılaşmaya devam etti. Yolsuzluk, etkili yönetim eksikliği ve sosyal eşitsizlik, toplumsal hoşnutsuzluğa yol açtı. Bu faktörler, devrimci duyguların ve rejime karşı hareketlerin temelini oluşturdu.
1959 yılında, Fidel Castro ve Che Guevara liderliğindeki Küba devrimi, Fulgencio Batista yönetimini devirdi ve sosyalist bir rejim kurdu. Bu, Küba tarihinde bir dönüm noktası ve adadaki Amerikan etkisinin nihai sonu oldu.
Küba’nın Amerikan işgali ve Cumhuriyetin oluşumu, adanın tarihi açısından önemli evreler olarak, siyasi, ekonomik ve kültürel kaderini belirlemiştir. Bu dönem, yalnızca Küba tarihi açısından yeni bir sayfa açmakla kalmamış, aynı zamanda modern Küba toplumunu şekillendiren sonraki olaylar için bir temel oluşturmuştur. Tüm zorluklara ve sıkıntılara rağmen, Küba benzersiz kimliğini ve bağımsızlık arzusunu korumaya devam etmektedir.