Malta, zengin bir tarihe sahip bir ülke olarak, ulusal kimliğin ve hukukun temelini oluşturan birçok tarihi belgeye sahiptir. Bu belgeler, ülke içindeki değişikliklerin yanı sıra diğer devletlerle olan ilişkilerini de yansıtır. Antik dönemden, şövalyelik dönemine ve bağımsızlığın kazanılmasına kadar uzanan uzun tarihi boyunca, Malta, yerel ve uluslararası politika için önemli birer dönüm noktası haline gelen birkaç kilit belge oluşturmuştur. Bazıları uluslararası anlam taşırken, diğerleri Akdeniz'deki adanın gelişimini etkilemiştir.
1814 yılında kabul edilen Malta Anayasası, adanın Britanya İmparatorluğu içindeki statüsünü düzenleyen ilk önemli hukuki belgelerden biridir. Bu belge, Napolyon Savaşları'nı sona erdiren Paris Antlaşmaları sırasında imzalanmış ve Malta'nın bir Britanya kolonisi olarak kaderini belirlemiştir. Anayasa, Malta'ya belli bir özerklik seviyesi sağlarken, aynı zamanda Britanya'ya olan bağımlılığını sürdürmüştür.
Bu belgeye göre, ada Britanya İmparatorluğu'nun ayrılmaz bir parçası olarak tanınmış, ancak yerel politika, eğitim ve din konularında kendi kendini yönetme imkanına sahip olmuştur. Malta ayrıca, yerel yönetim meselelerinde valiye danışmanlık yapacak olan Büyük Konsey gibi ilk yasama organlarına da sahip olmuştur. Anayasa mükemmel değildi ve birçok önemli mesele Britanya hükümetinin kontrolü altında kalmaya devam etti; ancak modernleşme ve bağımsızlık yolunda atılan önemli bir adım olmuştur.
1961 Malta Anayasası, adanın tarihinde bir başka önemli belge olarak, bağımsızlık sürecinde önemli bir aşamayı temsil etmektedir. Bu dönem, adanın tamamen bir sömürge olmaktan çıktığı ve Malta'nın devlet faaliyetlerinin çeşitli yönlerinde daha geniş bir özerklik kazandığı bir dönemdir. Bu belge ayrıca, tam egemenliğe giden yolda önemli bir adım olmuştur.
1961 Anayasası, yerel yönetimler ve parlamento kurumları için daha geniş yetkiler öngörmüştür. Özellikle, tüm vatandaşlara oy verme hakkı tanıyan daha demokratik seçimleri mümkün kılan yeni bir seçim sistemi getirilmiştir. Bunun yanı sıra, anayasa, geleneksel olarak ülkenin sosyal ve siyasi yaşamında önemli bir rol oynayan Katolik kilisesinin rolüne dair bir düzenleme de içermiştir.
Malta için en sembolik belgelerden biri, 21 Eylül 1964'te imzalanan Bağımsızlık Bildirgesi olmuştur. Bu belge, Malta'nın Britanya hâkimiyetinden kademeli olarak vazgeçtiği ve tam siyasi bağımsızlık hedeflediği uzun bir sürecin sonucudur. Bildirge, öncelikle Malta'nın Commonwealth içinde bağımsız bir devlet statüsü kazandığı anı simgeler.
Brittanya yönetiminin on yıllar süren egemenliğinden sonra, Bağımsızlık Bildirgesi, Malta'nın halk temsilcilerinin Britanya kontrolünden kurtulma kararlılığını teyit etmiştir. Bu belgenin önemli bir asası, Britanya ile iyi komşuluk ilişkilerini sürdürme ilkesiydi; bu, siyasi bağımsızlığa rağmen diplomatik ve ekonomik bağların devam etmesini sağlamıştır.
1974 yılında, Malta'yı cumhuriyet ilan eden yeni bir anayasa kabul edilmiştir. Bu olay, Malta'nın kademeli olarak daha bağımsız ve egemen bir devlet haline gelmesi sürecinde önemli bir zirve olmuştur. Önceki belgelerin aksine, Malta Cumhuriyeti, anayasal monarşi statüsünden cumhuriyet yönetimi dönemine geçişi öngörmüş, böylece devletin başı olarak ülkenin başkanını ve hükümeti yöneten başbakanı belirlemiştir.
Bu belge, parlamenter demokrasinin merkezi bir unsur haline geldiği yeni bir siyasi sistemin inşasının temelini atmıştır. Anayasa ayrıca, insan hakları, yargı bağımsızlığı ve vatandaşların temel özgürlüklerinin korunmasına dair önemli hükümler içermiştir. Bu, Malta'nın modern siyasi ve hukuki sisteminin kurulmasında önemli bir mihrap olmuş ve bağımsız bir devlet olarak gelecekteki gelişimini güvence altına almıştır.
Malta tarihindeki son önemli belgelerden biri, Avrupa Birliği'ne üyelik protokolleridir. Bu belgeler, Malta'nın Avrupa'nın daha geniş siyasi ve ekonomik yapısına entegrasyonu için yapılan uzun müzakerelerin ve çabaların bir sonucudur. Malta, 2003'te Protokolleri imzalamış ve ülke, 2004'te Avrupa Birliği'nin tam üyesi olmuştur.
AB üyelik protokolleri, Malta'nın mevzuat ve ekonomik sisteminin Avrupa Birliği standartlarına uyumunu düzenleyen çeşitli hükümler içermektedir. Bu belgeler, ekonomik reformlar, insan hakları ve sosyal politika alanında reformlar ve Malta'nın Avrupa işbirliği çerçevesinde dış ve iç politikasının değiştirilmesini öngörmüştür. Avrupa Birliği'ne üyelik, Malta'nın Avrupa siyasi sistemine entegrasyonu açısından önemli bir adım olmuş ve ülkenin ekonomik büyümesini ve uluslararası konumunu güçlendirmek için yeni fırsatlar sunmuştur.
Malta'nın tarihi belgeleri, ulusal siyasi ve hukuki gelişiminde anahtar bir rol oynamaktadır. 1814 Anayasası'ndan Avrupa Birliği'ne üyelik protokollerine kadar, bu belgelerin her biri, Malta'nın bağımsız ve egemen bir devlet olma sürecindeki önemli aşamaları yansıtmaktadır. Bu belgeler, yalnızca ülkenin iç yapısını değiştirmekle kalmamış, aynı zamanda uluslararası statüsünü güçlendirmiş ve ulusun gelişimi ve refahı için hukuki bir temel oluşturmuştur. Malta, günümüzde de bu tarihsel açıdan önemli belgelere dayanarak bağımsız bir devlet oluşturma amacını sürdürmektedir.