Malta'nın tarihi, çeşitli kültürler, fetihler ve benzersiz tarihsel olaylar içeren binlerce yıl süren büyüleyici bir yolculuktur. Akdeniz'in kalbinde yer alan bu küçük takımada, tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar birçok önemli değişimin ve kültürel etkinin tanığı olmuştur.
Malta'daki ilk yerleşimler, yaklaşık M.Ö. 5000 yılına kadar uzanan neolitik döneme dayanır. Arkeolojik buluntular, adaların etkileyici megalitik yapılar inşa eden insanlar tarafından yerleştirildiğini göstermektedir. Bu yapılar, dünyanın en eski taş yapıları arasındadır ve eski Malti kültürünün yüksek gelişim seviyesini işaret eder.
M.Ö. 2000 civarında Malta, Fenikeliler ve Mısırlılar gibi farklı medeniyetler arasındaki ticaret yollarının bir parçası haline gelmiştir. Fenikeliler adada koloniler kurdular ve Malta önemli bir ticaret limanı haline geldi.
M.Ö. 8. yüzyılda Yunanların gelişiyle Malta, Yunan dünyasının bir parçası olmuştur. Bu dönemde ada, stratejik konumuyla tanınmış ve çeşitli Yunan devletlerine dahil edilmiştir. Ardından, M.Ö. 218'de Malta, Roma İmparatorluğu tarafından fethedilerek büyük bir kültürel ve ekonomik gelişmeye yol açmıştır.
Roma döneminde Malta'da Melita (modern Valetta) gibi şehirler inşa edilmiştir ve tarım ile ticaret gelişmiştir. Hristiyanlık adalarda yayılmaya başlamış ve Malta, Saint Paul'un vaaz verdiği yer olarak tanınmıştır.
Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Malta, vandal, ostrogot ve Araplar dahil çeşitli halkların kontrolünde kalmıştır. 8. yüzyılda Araplar, adada kendi kültürel ve ekonomik bağlarını kurarak sosyal yapıda önemli değişikliklere yol açmışlardır.
1091 yılında Malta, Normanlar tarafından fethedilmiş ve bu durum farklı hanedanların yönetiminde uzun bir dönemin başlangıcını işaret etmiştir. Bu andan itibaren ada, Sicilya Krallığı gibi daha büyük devletlerin bir parçası olmuştur.
1530 yılında Malta, Saint John Şövalyeleri'ne devredilmiştir ve şövalyeler burayı üs olarak kullanmaya başlamışlardır. Şövalyeler, adanın savunma yapısını önemli ölçüde güçlendirerek, Büyük Üstat Jean Parisot de la Valette'in adını taşıyan ünlü başkent Valetta'yı inşa etmişlerdir. Şövalyelerin yönetim dönemi, Malta için kültür, sanat ve mimarinin geliştiği altın çağ olmuştur.
19. yüzyılın başlarında Napolyon Savaşları'nın ardından Malta, İngiltere'nin kontrolüne girmiştir. Bu, yüz yılı aşkın süren sömürge döneminin başlangıcını oluşturmuştur. Malta, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında stratejik bir askeri üssün önemini kazanmıştır.
Savaş yıllarında Malti halkı, olağanüstü bir cesaret göstermiş ve 1942'de Malta, cesaret ödülü olan George Cross ile ödüllendirilmiştir. 1964'te Malta, İngiltere'den bağımsızlığını kazanmış, 1974'te Cumhuriyet olmuştur.
Bağımsızlık döneminden bu yana Malta, ekonomi ve yaşam standartlarının iyileşmesi de dahil olmak üzere önemli değişimler yaşamıştır. 2004 yılında Malta, Avrupa Birliği üyesi olmuş ve bu durum ekonomik ve kültürel gelişim için yeni fırsatlar açmıştır.
Günümüzde Malta, zengin tarihi, kültürel mirası ve güzel manzaraları ile birlikte Akdeniz'deki en popüler turistik destinasyonlardan biri haline gelmiştir. Hükümet, tarihi eserlerin korunması ve turizm altyapısının güçlendirilmesi yönünde aktif bir şekilde çalışmaktadır.
Malta'nın tarihi, kültürel çeşitlilik ve uyum hikayesidir. Tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar zengin bir mirasa sahip olan Malta, Akdeniz bölgesinde önemli bir yer olmaya devam etmektedir. Kendine özgü mimarisi, güzel manzaraları ve çeşitli kültürüyle, birçok tarihsel dönem ve etkinliğin tanığı olmuştur.