Meksika'nın Bağımsızlık Savaşı (1810-1821), ülkenin tarihindeki en önemli olaylardan biri olup, İspanyol sömürge yönetiminden kurtuluşla sonuçlanmıştır. Bu çatışma, Yeni İspanya'da doğan İspanyol (kreollerin) ve yerli halkın sosyal eşitsizlik, siyasi baskı ve ekonomik sömürü karşısındaki artan hoşnutsuzluğunu yansıtmaktadır. Savaş, bağımsızlık için yapılan bir mücadele çağrısıyla başlamış ve bağımsız Meksika devletinin kuruluşuyla sona ermiştir.
19. yüzyılın başlarına gelindiğinde, Yeni İspanya kolonisi birçok sosyal, siyasi ve ekonomik sorunla karşı karşıyaydı. Irksal ve sosyal farklılıklara dayanan kasta sistemi açık bir eşitsizlik yaratıyordu. İspanya'da doğan İspanyollar (peninsulares), önemli pozisyonları işgal ederken, kreoller eşit haklara sahip değildi. Bu durum, artan rahatsızlık ve reform ile bağımsızlık için savunan "Kreol Derneği" gibi gizli toplulukların oluşmasına neden oldu.
Aydınlanma düşünceleri ve Amerika Birleşik Devletleri ile Fransa gibi diğer ülkelerdeki başarılı devrim örnekleri, Meksikalılar için özgürlük mücadelesi adına ilham kaynağı oldu. Bu özgürlük, eşitlik ve kendi kaderini tayin hakkı gibi kavramlar, bağımsızlık hareketinin temelini oluşturdu.
Bağımsızlık Savaşı, 16 Eylül 1810'da, Katolik rahip Miguel Hidalgo'nun, İspanyol otoritesine karşı isyan çağrısında bulunan "Grito de Dolores"i ilan etmesiyle başlamıştır. Bu an, çatışmanın başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Hidalgo, köylüler, yerli halk ve kreollerden oluşan bir ordu topladı ve İspanyol sömürge güçlerine karşı bir kampanya başlattı.
Grito de Dolores, esasen baskıya karşı bir isyan çağrısından oluşuyordu. Hidalgo, destekçilerini yerli ve kreol hakları ile sosyal adalet için savaşmaya çağırdı. Onun konuşması, Meksika'nın bağımsızlık mücadelesinin sembolü haline geldi.
1810 yılında savaşın başlangıcından 1821 yılına kadar çatışmanın seyrini şekillendiren pek çok önemli olay yaşandı:
1821 yılında, uzun yıllar süren mücadelenin ardından, Iturbide ve Guerrero liderliğindeki Meksikalı yurtseverler, Meksika'nın bağımsızlığını ilan eden "Iturbide Planı"'nı imzaladılar. 27 Eylül 1821'de, Meksiko, İspanyol askerlerinden kurtarıldı ve bu, savaşın sona erdiğini ve ülke için yeni bir dönemin başlangıcını simgeledi.
Bağımsızlığın ilanıyla birlikte Meksika, yeni bir siyasi sistem oluşturma ve iç çatışmalarla mücadele etme gibi yeni zorluklarla karşılaştı. 1824 yılında Meksika'nın ilk anayasası kabul edildi, ancak ülke hala siyasi istikrarsızlık ve sosyal çatışmalar yaşamaya devam etti.
Meksika'nın bağımsızlık savaşı, ülke üzerinde derin bir etki bıraktı. Bu savaş, Meksika'yı İspanyol tahakkümünden kurtarmakla kalmayıp, ulusal bilinç ve siyasi dönüşümlere giden yolu da açtı. Ülkede kongre ve başkanlık otoritesi gibi yeni yönetim kurumları oluşmaya başladı.
16 Eylül'de kutlanan bağımsızlık günü, Meksikalıların özgürlük ve adalet mücadelesini simgeleyen önemli bir ulusal bayram haline geldi. Hidalgo ve Morelos gibi savaş liderlerinin anısına, heykeller dikilmiş ve onların onuruna caddeler adlandırılmıştır. Bu miras, yeni nesil Meksikalıların kendi hak ve özgürlüklerini koruma konusunda ilham almaya devam etmektedir.
Meksika'nın bağımsızlık savaşı, ulusal kimliğin ve devlet yapısının oluşumunda önemli bir aşama olmuştur. Bu çatışma, ülkeyi sömürge baskısından kurtarmanın yanı sıra, sosyal adalet, eşitlik ve demokrasi arayışında Meksika toplumunun gelecekteki gelişim temellerini de atmıştır.