Sovyetler Birliği'nin kurulması, 20. yüzyıl tarihindeki önemli bir olaydı ve dünya siyasi haritasını birçok on yıl boyunca belirledi. Bu süreç, 20. yüzyılın başlarında Rusya'da başlayan ve 1917 Ekim Devrimi'nden sonra zirveye ulaşan sosyal, ekonomik ve politik faktörlerin bir kombinasyonu ile tetiklendi.
19. ve 20. yüzyılların kesişiminde, Rusya derin bir kriz içerisindeydi. Yoksul köylüler ve işçi sınıfının sömürülmesiyle tetiklenen sosyal gerginlikler, siyasi baskılar ve demokratik özgürlüklerin eksikliği ile birleşti. Bu koşullar altında, Vladimir Lenin liderliğindeki Bolşevikler de dahil olmak üzere çeşitli devrimci hareketler şekillenmeye başladı.
1917 Şubat Devrimi, monarşinin çöküşüne yol açan devrimci olaylar silsilesinin ilki oldu. 23 Şubat (yeni takvime göre – 8 Mart) Petrograd'da kitlesel protestolar başladı ve bu protestolar hızla tüm ülkeye yayıldı. Devrim sonucunda monarşi devrildi ve Geçici Hükümet kuruldu, ancak bu hükümet Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi, toprak reformları ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gibi kilit sorunları çözmede başarılı olamadı.
25 Ekim (yeni takvime göre – 7 Kasım) 1917'de gerçekleşen Ekim Devrimi, devrimci olayların zirve noktası oldu. Bolşevikler, halkın hoşnutsuzluğundan ve Geçici Hükümetin istikrarsızlığından yararlanarak Petrograd'da silahlı bir isyan örgütlediler. Sonuç olarak, Bolşevikler önemli hükümet binalarını ele geçirip başkenti kontrol altına aldılar. Kısa bir süre sonra, işçi, köylü ve asker temsilcilerinin Sovyet hükümeti ilan edildi.
Ekim Devrimi'nden sonra Rusya'da 1917'den 1922'ye kadar süren İç Savaş başladı. Çatışma, Bolşevikler (Kızıl Ordu) ile beyaz hareket içinde birleşen muhalifleri arasında patlak verdi. İç Savaş, büyük insan kayıpları ve yıkımlarla birlikte gerçekleşti, ancak sonunda Bolşevikler galip geldi ve güçlerini pekiştirdiler.
İç Savaşın başlangıcını destekleyen bir dizi neden bulunmaktadır:
İç Savaş, 1922'de Kızıl Ordu'nun zaferi ile sona erdi. Bu, Bolşeviklerin güçlerini pekiştirmelerine ve yeni bir devletin kurulma sürecine başlamalarına olanak tanıdı. Ancak savaş, toplumda ve ülkenin ekonomisinde derin yaralar bıraktı ve ardından gelen yeniden yapılanma gerektirdi.
1922 yılında, İç Savaşın sona ermesinin ardından, tüm Sovyet cumhuriyetlerini tek bir devlette birleştirme girişimi yapıldı. 30 Aralık 1922'de gerçekleştirilen I. Tüm Birlik Sovyetler Kongresi'nde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ilan edildi. Bu adım, savaşın sonuçlarıyla başa çıkabilecek ve ekonomik yeniden yapılanmayı sağlayabilecek güçlü merkezi bir devlet yaratma isteği ile şekillendi.
SSCB'nin kuruluşu aşağıdaki ilkelere dayanmaktaydı:
SSCB'nin ilk Anayasası 1924'te kabul edildi ve devlet yapısının temellerini belirledi. Tüm ulusların eşitliğini ilan etti, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini garanti etti ve yönetim yapısını belirledi. En önemli güç organları, işçi ve köylülerin çıkarlarını temsil eden Sovyetler oldu.
Savaşın yıkımından etkilenen Sovyetler Birliği, reform yapma gerekliliği ile karşı karşıya kaldı. İlk olarak, belli bir ölçüde özel girişime ve serbest ticarete izin veren Nasyonal Ekonomik Politika (NEP) benimsenerek ekonominin yeniden yapılandırılması sağlandı. Ancak 1920'lerin sonlarında, ülke yönetimi yeniden planlı ekonomiye döndü ve tarım sektöründe kolektivizasyon sürecini başlattı.
1929'da başlayan kolektivizasyon, kolhozların ve sovhozların kurulmasına yol açtı, ancak aynı zamanda kırsal alanlarda kitlesel baskılar ve kıtlık yaratıldı. Birçok köylü topraklarını terk etmek zorunda kalırken, yüz binlerce insan açlıktan öldü. Bu önlemler, sanayileşmenin hızlandırılması ve Sovyetler Birliği'nin güçlü bir sanayi devleti haline gelmesi amacını gütmekteydi.
Sovyetler Birliği'nin kurulması, sadece Rusya'nın değil, dünyanın da tarihindeki önemli bir adım oldu. SSCB, sosyalizm idealleri üzerine kurulu ilk ülke olmuş ve birçok ülkenin dikkatini çekmiştir. Uluslararası ilişkilere etkide bulunarak, komünist fikirlerin yayılmasına ve diğer ülkelerde sosyalist hareketlerin desteklenmesine katkıda bulundu.
SSCB'nin siyasi sistemi merkezi ve otoriterdi, iktidar Komünist Parti'nin elinde toplanmıştı. Bu, siyasi muhaliflerin baskı altına alınmasına ve farklı fikirlerin bastırılmasına yol açtı. Ancak buna rağmen, SSCB, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra iki süper güçten biri haline geldi ve uluslararası politikada kilit bir rol oynadı.
Sovyetler Birliği'nin 1922'de kurulması, uzun ve karmaşık bir tarihsel sürecin sonucuydu. Bu olay, 20. yüzyıl tarihini önemli ölçüde etkiledi, dünya siyasi haritasını belirledi ve uluslararası ilişkilerde birçok değişikliğe yol açtı. Bu dönemde alınan dersler, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.