Finlandiya, Avrupa'nın kuzeyinde yer alan, binlerce yılı kapsayan zengin ve çok çeşitli bir tarihe sahiptir. Tarih öncesi dönemlerden itibaren bölge çeşitli kabileler ve kültürler tarafından yerleşilmiştir.
Finlandiya'nın ilk yerleşimi M.Ö. 8500 yıllarına kadar gitmektedir; bu dönemde avcı-toplayıcılar son buzul çağı sonrasında bu topraklara gelmişlerdir. Daha sonra, yüzyıllar boyunca burada farklı kültürler gelişmiş, seramik ve metal işleme kültürleri dahil olmak üzere zengin bir kültürel çeşitlilik ortaya çıkmıştır.
XII-XIII. yüzyıllarda Finlandiya, doğuya doğru genişlemeye başlayan İsveç'in ilgisini çekti. 1150'li yıllarda İsveçli şovalyeler ve misyonerler yerel halkı fethetmeye ve Hristiyanlaştırmaya başladılar. 1249 yılında, bölgedeki Hristiyanlığın merkezi haline gelen Uusikaupunki kuruldu.
Finlandiya, İsveç Krallığı'nın bir parçası haline geldi ve sonraki altı yüzyıl boyunca onun yönetimi altında kaldı. Bu dönem, hem İsveç kültürüne entegrasyon hem de Fin geleneklerinin korunması ile karakterize edilmiştir.
1809 yılında, Finlandiya Savaşı sonrasında, İsveç Finlandiya'yı Rusya'ya bıraktı. Finlandiya, belirli özgürlükler ve kendi kendini yönetim hakkı veren özerk bir Büyük Dükalık haline geldi. Bu dönem, ulusal uyanış ve kültürel yeniden doğuş dönemi olmuştur.
1866 yılında ilk Fin parlamento sistemi kurularak ulusal bilinç ve dil politikalarının gelişimine katkı sağlandı.
Birinci Dünya Savaşı'nın 1914 yılında başlaması ve ardından Rusya'daki devrimle birlikte, Finlandiya 6 Aralık 1917'de bağımsızlığını ilan etti. Bu olay, ülkenin tarihinde önemli bir dönüm noktası haline geldi.
1918 yılında Finlandiya'da kırmızı (sosyalistler) ve beyaz (muhafazakârlar) arasında bir iç savaş patlak verdi. Beyazların zaferi sonucunda bir cumhuriyet kuruldu ve 1919 yılında ilk Anayasa kabul edildi.
İkinci Dünya Savaşı Finlandiya üzerinde önemli bir etki yarattı. Ülke, Sovyet-Fin Savaşı'na (1939-1940) ve daha sonra Devam Savaşı'na (1941-1944) dahil oldu. Savaş sonrası Finlandiya, tarafsızlık politikası benimsedi ve Batı ile ilişkilerini yeniden kurdu.
1995 yılında Finlandiya Avrupa Birliği'ne katıldı ve 2002 yılında euroyu kendi para birimi olarak kabul etti. Modern Finlandiya, yüksek yaşam standardı, gelişmiş ekonomi ve kaliteli eğitim sistemi ile tanınmaktadır.
Finlandiya ayrıca uluslararası meselelerde aktif olarak yer almakta ve dünya çapında barış koruma misyonlarını desteklemektedir. Ülke, mutluluk, eğitim ve sosyal adalet seviyeleri bakımından dünya sıralamalarında yüksek konumlar elde etmektedir.
Fin kültürü, İskandinav, Baltık ve Rus gelenekleri de dahil olmak üzere çeşitli etkilerin bir karışımıdır. Fin kültüründe doğaya özel bir vurgu yapılmakta ve bu, festivaller, halk kutlamaları ve edebiyat gibi alanlarda kendini göstermektedir.
Tanınmış Fin sanatçıları arasında besteci Jean Sibelius, yazar Frans Emil Sillanpää ve farklı alanlarda çalışan birçok modern sanatçı ve tasarımcı yer almaktadır.
Finlandiya tarihi, bağımsızlık mücadelesi, kültürel yeniden doğuş ve dünya topluluğuna entegrasyon tarihi olarak öne çıkmaktadır. Bugün Finlandiya, en refah seviyesi yüksek ve istikrarlı Avrupa devletlerinden biri olarak gelişmeye devam etmektedir.