Kazakhstan tarihinin binlerce yılı var ve tarihi, bölgesinde yaşayan eski kabilelerle başlayan Neolitik dönemde başlıyor. İnsan faaliyetinin ilk izleri yaklaşık 300 bin yıl öncesine kadar gitmektedir; o zamanlar burada mamutlar ve diğer hayvanları avlayan göçebe gruplar yaşıyordu.
M.Ö. I. yüzyılda Kazakistan topraklarında hayvancılıkla uğraşan topluluklar ortaya çıktı ve bu, göçebe yaşam tarzının gelişmesine katkıda bulundu. Sarmatlar, İskitler ve Hunlar gibi göçebe kabileler, ticaret ve kültürel alışverişlerde aktif katılımlarıyla bölgenin tarihinde önemli bir rol oynadı.
VII-VIII yüzyıllarda Kazakistan topraklarında çeşitli kabileleri ve halkları birleştiren Türk Kağanlıkları oluştu. İpek Yolu'ndaki ticaretin gelişmesiyle birlikte, Kazakistan Doğu ve Batı'yı bağlayan önemli bir ulaşım merkezi haline geldi.
IX-XIII yüzyıllarda Kazakistan topraklarında Karahanlılar ve Kıpçak Hanlığı gibi devletler ortaya çıktı. Bu devletler İslam'ın yayılmasını ve şehir kültürünün gelişimini destekledi. Ne yazık ki, XIII. yüzyılda bölge, Cengiz Han'ın komutasındaki Moğol saldırısına uğradı ve bu durum siyasi haritayı önemli ölçüde değiştirdi.
XV. yüzyılda modern Kazakistan topraklarında Kazak Hanlığı kuruldu ve bu, göçebe devletin önemli bir merkezi haline geldi. Hanlığın kurucusu Çağatay Han olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde, farklı kabilelerin tek bir otorite altında birleştirilmesi, ulusal kimliğin güçlenmesine katkıda bulundu.
Kazak Hanlığı, Özbek Hanlığı ve Moskova Krallığı gibi komşu devletlerle aktif savaşlar yürüttü. XVI. yüzyılın başlarında ise Kazaklar, Rusya'nın doğuya doğru genişleyen sınırları nedeniyle bir tehdit ile karşılaştı.
XVIII-XIX yüzyıllarda Kazakistan Rus İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi. Sömürgeleştirme süreci, Kazak halkının geleneksel yaşam tarzında önemli değişikliklerle birlikte gerçekleşti. Rusya, toprak kaynaklarını aktif olarak kullanmaya ve yeni idari yapılar getirmeye başladı.
Bu dönemde, 1916 yılında, Birinci Dünya Savaşı'nda Kazakların zorunlu askerlik hizmetine alınmasına karşı çıkan isyan en ünlülerindendir. Bu isyan, halkın memnuniyetsizliğini ifade eden sembolik bir olay haline geldi.
1917 Ekim Devrimi'nden sonra Kazakistan, Sovyetler Birliği'nin bir parçası oldu. 1936 yılında Kazak SSR'si kuruldu. Bu dönem sanayileşme, tarımda kolektifleştirme ve kültürel baskılar ile karakterize edildi.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Kazakistan önemli bir cephe haline geldi. Burada tahliye edilen fabrikalar ve işgücü yerleştirildi. Ancak bu dönem, aynı zamanda milyonlarca insanın yaşamını yitirmesine neden olan kitlesel baskılar ve kıtlık ile de anıldı.
1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Kazakistan bağımsız bir devlet haline geldi. İlk Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in liderliğinde, ülke uluslararası topluma entegrasyonu amaçlayan ekonomi ve politikada reformlar yapmaya başladı.
Kazakistan, Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Avrasya Ekonomik Birliği gibi çeşitli uluslararası kuruluşların üyesi oldu. Ülke, doğal kaynaklarını aktif olarak geliştirmekte ve ekonomik çeşitliliği artırmaya çalışmaktadır.
Modern Kazakistan, zengin kültürel mirasa sahip çok uluslu bir devlettir. Temel dil Kazakça olup, Rusça da yaygın olarak kullanılmaktadır. Kazak kültürü, müzik, dans ve el sanatları gibi gelenekler ile zengindir.
Son yıllarda Kazakistan'da ulusal kimliğe olan ilginin artması gözlemlenmektedir; bu durum, geleneksel alışkanlıkların ve dillerin yeniden canlanması ile kültürel girişimlerin gelişiminde kendini göstermektedir. Kazakistan, diğer ülkelerle kültürel alışverişte aktif olarak yer almakta ve uluslararası arenada özgün kimliğini pekiştirmek için çabalamaktadır.