Amerika Birleşik Devletleri'nin tarihi, Avrupa'nın kolonileşmesiyle başlar. 17. yüzyılın başında İngiliz, Fransız, İspanyol ve Hollandalı kolonistler yeni toprakları keşfetmeye başladılar. İlk kalıcı İngiliz kolonisi 1607'de Virginia'daki Jamestown'da kuruldu. Sonraki on yıllarda doğu kıyısı boyunca birçok koloninin temeli atıldı.
Koloniler farklı şekillerde gelişti: kuzey kolonilerinde ticaret ve zanaatlara odaklanılırken, güney kolonileri tarımsal üretime, özellikle Afrika köle iş gücü kullanarak kurulan plantasyonlara yoğunlaştı.
18. yüzyılın ikinci yarısı, kolonilerin Britanya hükümetine karşı artan hoşnutsuzluk ile çarpıcı bir dönem oldu. Çay Yasası gibi vergiler kitlesel protestolara yol açtı. 1775 yılında askeri çatışmalar başladı ve 1776'da kolonileri özgür ve bağımsız ilan eden Bağımsızlık Bildirgesi kabul edildi.
Bağımsızlık Savaşı 1783 yılına kadar sürdü ve Birleşik Krallık, ABD'nin bağımsızlığını tanıdı. Bu dönem, yeni bir ulusun ve onun ilkelerinin şekillenmesine temel oluşturdu.
Savaşın ardından 1787'de ABD Anayasası oluşturuldu ve hükümetin temellerini belirledi. Anayasa, 1790 yılına kadar tüm eyaletler tarafından onaylandı ve George Washington ülkenin ilk başkanı oldu.
19. yüzyıl boyunca ABD, topraklarını satın alarak, savaşlar yoluyla ve yeni eyaletler ekleyerek genişlemeye devam etti. Ancak kölelikle ilgili iç çelişkiler derinleşmeye başlarken, bu ilerideki çatışmaların habercisi oldu.
Kuzey ve Güney arasında 1861 yılında başlayan Amerikan İç Savaşı, kölelik ve eyalet hakları konusundaki çatışmaların bir sonucu olarak ortaya çıktı. Kölelerin serbest bırakılmasını destekleyen Kuzey, kölelik kurumunu korumak isteyen Güney'e karşı savaştı.
Savaş, 1865 yılında Kuzey'in zaferiyle sonuçlandı. Anayasa'nın 13. değişikliği, ABD'de köleliğin sona erdiğini müjdeledi.
Savaşın ardından Güney'in yeniden inşasına yönelik Yeniden Yapılandırma dönemi başladı ve özgürleşmiş kölelerin topluma entegrasyonu hedeflendi. Ancak çelişkiler ve ırkçı önyargılar, şiddete ve Ku Klux Klan gibi ırkçı örgütlerin ortaya çıkmasına yol açtı.
19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde ABD, sanayi devrimini yaşadı. Teknolojideki hızlı gelişmeler ve göçteki artış, ekonomik büyümeye yol açtı ancak işçi koşullarının bozulmasına da neden oldu.
20. yüzyılın başlarında ABD, dünya politikasında daha aktif bir rol üstlenmeye başladı. I. Dünya Savaşı'na 1917'de İtilaf Devletleri tarafında katıldı. Savaşın ardından, "gürültülü yirmiler" olarak bilinen bir refah dönemi yaşandı, ancak bu 1929'da Büyük Buhran ile son buldu.
II. Dünya Savaşı, ABD için belirleyici bir dönüm noktası oldu ve ülkeyi dünyanın önde gelen güçlerinden biri haline getirdi. Savaş sonrası, Sovyetler Birliği ile "soğuk savaş" dönemi başladı ve bu 1980'lerin sonuna kadar devam etti.
Yeni milenyumun başından itibaren ABD, terörizm, ekonomik krizler ve küresel iklim değişikliği gibi yeni zorluklarla karşılaştı. 11 Eylül 2001, terörist saldırıların Afganistan ve Irak'ta geniş çaplı askeri harekâtlara yol açtığı trajik bir dönüm noktası oldu.
Son on yıllarda, teknolojideki büyüme ve demografik değişimlerle birlikte sosyal-ekonomik yapıda önemli değişiklikler yaşandı. İnsan hakları, göç ve ırk ilişkileri konuları hala güncelliğini korumaktadır.
ABD tarihi, başarılar ve trajediler içeren karmaşık ve çok katmanlı bir olaylar silsilesidir. Bu tarihi incelemek, ülkenin karşılaştığı güncel zorlukları ve fırsatları daha iyi anlamamıza olanak tanımaktadır.