Peru, zengin kültürel ve tarihi mirasa sahip bir ülkedir ve ulusun oluşumunun ve modern devlet yapısının temelini oluşturan birçok tarihi belgeye sahiptir. Bu belgeler, İnka gibi büyük medeniyetlerin var olduğu, Kolomb öncesi dönemden başlayarak bağımsızlık kazanma ve demokratik bir devletin kurulmasına kadar olan önemli olayları kapsamaktadır. Peru'nun tarihi belgeleri sadece geçmişteki olayların kanıtı değil, aynı zamanda ülkenin hukuki ve siyasi kimliğini belirleyen önemli bir unsurdur.
Modern Peru topraklarına İspanyolların gelmesinden önce güçlü bir İnka imparatorluğu vardı. Bu dönemde, geleneksel anlamda yazılı belgenin olmamasına rağmen, İnka'lar bilgiyi kaydetmek için, düğümleri ve ipleri içeren çeşitli bilgi kaydetme biçimlerini kullanmışlardır. Bu kayıtlar İnka bürokrasisi için önemli verileri, hesapları, vergi yükümlülüklerini ve mülkiyet kayıtlarını not etmek amacıyla hizmet etmiştir. Düğümler gerçek bir yazılı belge olmasa da, imparatorluğu yönetmede önemli bir rol oynamış ve idari faaliyetlerde yardımcı olmuştur.
İnka kültürünün en bilinen unsurlarından biri, "kipu" adı verilen ve düğümlü iplerden oluşan bir cihaz şeklinde, sayıları ve önemli olayları kaydetme sistemidir. Bu düğümler, hayvan sayıları, mahsul miktarları veya diğer maddi veriler hakkında bilgi sağlar. Kipu gerçek bir yazılı dil olmasa da, İnka imparatorluğu için önemli belgelerin rolünü üstlenmiş ve onların ekonomik ve sosyal yaşamlarını düzenlemede anlamlı bir işlev görmüştür.
İspanyolların 1532 yılında gelişiyle birlikte sömürge dönemi başlamış ve bu dönem Peru'nun sadece toprak yapısını değil, hukuki sistemini de köklü bir şekilde değiştirmiştir. İspanyol krallığı, sayısız sömürge belgesinin örneğini oluşturan sıkı bir idari ve sosyal sistem kurmuştur. Bu belgeler arasında emirler, belgeler, kraliyet kararnamesi ve tüzükler yer almaktadır. Bu tür belgelerden biri, 1542'de kabul edilen "Koruma Yasası"dır; bu yasa, yerli halkın sömürgecilerin istismarından korunmasını amaçlamaktadır.
Bununla birlikte, bu yasaların gerçek uygulanması sıklıkla sağlanamamış ve yerli halk sömürü ve baskı altında acı çekmeye devam etmiştir. Bu bağlamda "Lima Tüzüğü" (1572) önemli bir belge haline gelmiştir. Bu belge, kölelik sistemini ve yerli halkın sömürge toplumundaki durumunu düzenlemekte, ancak pratikte kurallarına her zaman uyulmamaktadır.
Peru tarihinin seyrini değiştiren en önemli belgelerden biri, 28 Temmuz 1821'de imzalanan "Peru'nun Bağımsızlık Bildirgesi"dir. Bu belge, 19. yüzyılın başında başlayan İspanya'dan bağımsızlık mücadelesinin zirvesini oluşturmuştur. Bu bildirge, bağımsızlık hareketine öncülük eden General José de San Martín tarafından imzalanmış ve ülkenin İspanyol sömürge egemenliğinden kurtulmasına yol açmıştır.
Bu belgede, Peru halkının yabancı yönetimden kurtulma ve bağımsız bir devlet kurma kararlılığı ifade edilmiştir. Bu belge, Peru için yeni bir çağın başlangıcının sembolü haline gelmiş ve artık kendi yönetim sistemini oluşturması ve sömürge etkisinden bağımsız devlet kurumlarını geliştirmesi gerekecektir. Bildirgenin imzalanması, bağımsızlık mücadelesindeki önemli bir aşama olmuştur; ancak Peru'nun tamamen bağımsızlığına 1824 yılına kadar daha birkaç yıl mücadele etmesi gerekecektir.
Bağımsızlık kazanıldıktan sonra Peru, yeni devlet için hukuki temeller oluşturma ihtiyacını hissetmiştir. En önemli belgelerden biri, ülkenin bağımsızlığının ilk yıllarında geliştirilip kabul edilen 1823 Anayasasıdır. Bu belge, tam olarak kabul edilmese de, demokratik kurumların ve hukuki sistemin şekillendirilmesinde önemli bir adım olmuştur.
1823 Anayasası, güçlerin ayrılmasıyla birlikte cumhuriyet biçiminde bir yönetim kurmayı öngörmüştür. Bu belge, vatandaşların haklarını, başkanın ve yasama organlarının rolünü belirlemiş ve mülkiyet ve adalet sistemine değişiklikler getirmiştir. Anayasa, tam anlamıyla yürürlükte olmasa da, sonraki anayasal değişikliklerin temelini oluşturmuş ve Peru'nun siyasi gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.
Peru'nun anayasal yapısında başka bir önemli dönüm noktası, 1839 Anayasası'nın kabulüyle gerçekleşmiştir. Bu belge, ülkedeki bir dizi iç savaş sonrasında siyasi durumun istikrar kazanmasının bir sonucudur. 1839 Anayasası, askeri elitin ve bağımsızlık mücadelesinden sonra iktidara gelen liderlerin çıkarlarına uygun daha merkeziyetçi bir yönetim biçimi kurmuştur.
Bu anayasa, güçlü bir yürütme yetkisi öngörmekte ve yasama organlarının haklarını sınırlamaktadır; bu durum ülkenin gelecekteki gelişimini etkilemiştir. Bu belge, Peru'nun siyasi yapısının belirlenmesinde uzun yıllar boyunca rol oynamış ve ülkede cumhuriyetçi yönetimin biçimlenmesinde önemli adımlardan biri olmuştur.
Peru’nun modern tarihindeki en önemli belgelerden biri, 1979 Anayasası’dır; bu anayasanın kabulü, askeri diktatörlükten demokratik yönetime geçişi simgelemektedir. On yıllarca süren siyasi istikrarsızlık ve baskıdan sonra, 1979 Anayasası, ülkede sivil özgürlükler, insan hakları ve demokratik kurumların yeniden tesis edilmesinde kilit bir rol oynamıştır.
Bu belge, demokratik yapının temelini sağlamlaştırmış, ifade ve toplanma özgürlüğünü güvence altına almış ve çalışanların hakları ile vatandaşlar için sosyal güvenceleri sağlamıştır. 1979 Anayasası, politiğin gelişiminde önemli bir aşama olan bir siyasi uzlaşma ve reformcuların aktif çabaları sonucunda kabul edilmiştir. Bu anayasa daha sonra 1993 yılında değiştirilmiş olmasına rağmen, kabulü ülkenin siyasi gelişiminde önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Peru'nun tarihi belgeleri, ülkenin gelişim tarihine ve siyasi, sosyal ve hukuki yapısına dair önemli bir kanıt niteliğindedir. Antik İnka kayıtlarından günümüz anayasalarına kadar bu belgeler, Peru’nun iç ve dış zorluklarla nasıl başa çıktığını, bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinin nasıl gerçekleştiğini göstermektedir. Ayrıca, ülkenin istikrarlı ve adil sosyo-politik koşullar oluşturma çabalarını da yansıtmaktadır. Günümüz Peru vatandaşları, bu belgeleri ulusal bilinçlerinin, hukuki normlarının ve tarihi kimliklerinin temeli olarak hatırlamalıdır.