Orta Çağ, Romanya'nın tarihindeki önemli bir dönemdir ve yaklaşık VI. yüzyıldan XVI. yüzyılın başlarına kadar uzanmaktadır. Bu dönem, modern Romanya topraklarında ilk devlet oluşumlarının ortaya çıkmasıyla birlikte, bölgenin kültürel, sosyal ve ekonomik yaşamında önemli değişikliklerle karakterizedir. Halkların oluşumu, komşu devletlerle olan çatışmalar ve Avrupa'nın daha gelişmiş kültürleriyle etkileşim önemli bir rol oynamıştır.
M.S. III. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun çöküşü ile birlikte, günümüzde Romanya'nın bir parçası olan Dacia toprakları, gotlar, akıncılar ve Slavlar gibi çeşitli kabilelerin göçüne maruz kalmıştır. Bu süreçler, kültürlerin ve dillerin karışmasına yol açarak Romanya halkının oluşumunun temelini atmıştır. VII. yüzyılda Romanya topraklarında ilk prenslikler oluşmaya başlamış ve bunlar, daha sonraki devlet oluşumlarının öncüsü olmuştur.
Bunlardan biri, XIII. yüzyılda kurulan Wallachia Prensliği'dir. Wallachia, bağımsız bir prenslik olarak varlığını sürdürmüş ve hem doğu hem de batı komşularının etkisi altında kalmıştır. Aynı dönemde, kuzeyde Moldova adıyla bilinen bölgede de bir prenslik oluşmuş ve bu, bölgenin tarihindeki önemli bir rol oynamıştır. Bu prenslikler, yerel nüfusun bir araya gelmesini sağlayarak siyasi ve kültürel yaşamın merkezleri haline gelmiştir.
Orta Çağ döneminde Romanya, komşu devletlerin sayısız tehditleriyle karşı karşıya kalmıştır. XIV. yüzyıldan itibaren, Osmanlılar, Avrupa'daki topraklarını genişletmek amacıyla Wallachia ve Moldova topraklarına saldırılar düzenlemeye başlamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu, bölgenin gelişimi üzerinde önemli bir etki yapmış, siyasi ve ekonomik koşulları şekillendirmiştir. Yerel yöneticiler, Osmanlı fatihlerine karşı koymak için sık sık diğer devletlerle ittifaklar kurmuşlardır.
Bu süreçle paralel olarak, Batı Avrupa da bu bölgelere ilgi göstermiştir. Macaristan, Polonya ve diğer devletler Moldova ve Wallachia üzerinde kontrol kurmaya çalışmış, bu da sayısız çatışmalara ve diplomatik müzakerelere yol açmıştır. Bu karmaşık jeopolitik durum, Orta Çağ boyunca bölgenin siyasi gerçekliğini şekillendirmiştir.
Ortodoks kilisesinin etkisi, Orta Çağ Romanyası'nın kültürel ve manevi gelişiminin önemli bir yönü haline gelmiştir. Doğudan gelen Ortodoksluk, yavaş yavaş yerel halkın kalplerini fethetmiştir. Kiliseler ve manastırlar eğitim ve kültür merkezleri haline gelmiş, eski Dacian ve Romalıların mirasını koruyarak geliştirmiştir. Bu dönemde inşa edilen mimari yapılar, eşsiz bir tarzla farklı kültürel geleneklerin karışımını yansıtmıştır.
Orta Çağ'ın sonlarına doğru Wallachia ve Moldova'da ulusal kimlikler oluşmaya başlamıştır. Yerel yöneticiler, güçlerini ve bağımsızlıklarını pekiştirmeye çalışarak Romanya kültürünün ve dilinin gelişimine katkıda bulunmuşlardır. Romanya dilinde yazılı belgelerin ortaya çıkması, ulusal kimliğin korunması ve geliştirilmesi açısından önemli bir adım olmuştur.
Orta Çağ döneminde Romanya ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayanıyordu. Yerel halk, tahıl, sebze ve meyve yetiştirmenin yanı sıra hayvancılıkla da uğraşmaktaydı. Ticaret de ekonomide önemli bir rol oynamış; Wallachia ve Moldova, Doğu ile Batı arasındaki önemli ticaret yollarında yer almış, bu da diğer bölgelerle ticaretin gelişmesini sağlamıştır.
Ticaretin ve şehirlerin gelişmesiyle birlikte XIII-XV yüzyıllarda yeni bir sosyal yapı oluşmaya başlamıştır. Şehir burjuvazisi giderek daha etkili hale gelmiş ve yerel yöneticiler onların çıkarlarına kulak vermeye başlamıştır. Bu, yeni yönetim biçimlerinin ortaya çıkmasına ve şehir halkının siyasi hayata katılımının artmasına zemin hazırlamıştır.
Orta Çağ Romanyası'ndaki sosyal yapı oldukça karmaşıktı. Köylüler, nüfusun büyük bir kısmını oluşturarak genellikle feodal beyler tarafından sömürüye uğramaktaydılar. Bununla birlikte, yerel yöneticiler köylülerin haklarını koruma amaçlı reformlar getirerek durumlarını iyileştirmeye çalışmışlardır. Sürekli dış tehditler altında, yerel nüfusun birliği ve desteği, prensliklerin bağımsızlığını koruma açısından önemli faktörler haline gelmiştir.
Orta Çağ, Romanya tarihindeki önemli bir aşama olarak, gelecekteki ulusal kimliğin ve kültürel mirasın temellerini atmıştır. Komşu devletlerle etkileşim, yerel prensliklerin gelişimi ve Ortodoksluk'un güçlenmesi, bu süreçte anahtar bir rol oynamıştır. Romanya, Orta Çağ'da birçok değişim geçirmiş ve bu değişimler modern Romanya devletinin oluşumunun temeli olmuştur. Bu dönem, Rönesans ve Yeni Çağ'daki bölgenin sonraki gelişimi için de bir temel oluşturduğundan, günümüzdeki araştırmalar için hala geçerli ve ilginç bir konudur.