Ukrayna Halk Cumhuriyeti (UCR) ve Batı Ukrayna Halk Cumhuriyeti (ZUC) birleşme süreci, 20. yüzyılın başlarındaki Ukrayna tarihinin anahtar noktalarından biridir. Bu olay, sadece politik bir durum değil, aynı zamanda değişen jeopolitik manzara koşullarında Ukrayna halkının birliğe ve bağımsızlığa yönelik arzusunu simgeleyen kültürel bir aktı.
20. yüzyılın başlarında Ukrayna, çeşitli imparatorluklar arasında bölünmüştü ve ulusal özgürlük hareketleri her iki bölgede de gündeme gelmeye başladı. 1917-1918 yıllarında Rus ve Avusturya-Macar imparatorluklarının çöküşüyle iki bağımsız Ukrayna özyönetim biçimi ortaya çıktı: Doğuda UCR ve batıda ZUC.
UCR'nin kurulması, 1917 Şubat Devrimi'nin koşulları altında gerçekleşti ve Ukraynalı politikacılar otonomi talep etmeye başladılar. Temel Rada, temsilci bir organ olarak, Ukrayna'nın Rusya içinde otonomisini ilan eden I. Evreni kabul etti. Daha sonra, 20 Kasım 1917'de kabul edilen III. Evren, UCR'nin bağımsızlığını ilan etti.
Aynı zamanda, batıda Galisya'da, Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi ve Avusturya-Macaristan'ın çöküşü sonrasında, 1 Kasım 1918'de ZUC ilan edildi. Bu iki devlet, bağımsızlık mücadelesi çerçevesinde birleşme arzusunu geliştirmeye başladı.
Birleşmenin ilk adımı, her iki cumhuriyetin kuruluşunu ve ilanını içeren Aktlerin kabulüydü. Ancak, birlik ile ilgili deklerasyonlara rağmen, Ukrayna ve Galisya'daki gerçek siyasi koşullar oldukça karmaşıktı. Her iki cumhuriyet de çeşitli devletlerden gelen dış tehditler ve iç çatışmalarla karşı karşıya kaldılar, bu da işbirliği sürecini karmaşık hale getirdi.
Her iki cumhuriyetin ulusal liderleri, dış saldırganlarla mücadele etmek ve uluslararası arenadaki konumlarını güçlendirmek için çabaları konsolide etme gereğini fark ederek birleşme hakkında aktif müzakerelere başladılar. Bu müzakereler zorlu ve uzun sürdü ancak nihayetinde birleşme aktinin imzalanmasıyla sonuçlandı.
22 Ocak 1919'da Kiev'de UCR ve ZUC birleşme Akti imzalandı ve bu, Ukrayna halkının birliğinin sembolü haline geldi. Bu akt, tüm Ukrayna topraklarını birleştiren tek bir Ukrayna devleti kurulduğunu ilan etti. Aktin imzalanması, Ukrayna tarihindeki sonraki olayların habercisi olan tarihi bir an oldu.
Bu belgede, bağımsızlık ve kendi kaderini tayin hakkı mücadelesinde birliğin gerekliliği vurgulandı. Birleşme Akti, birçok Ukraynalı için belirleyici bir olay olarak algılandı ve onların bağımsız bir devlet kurma arzusunu simgeledi.
Bununla birlikte, birleşmenin sevinci, kısa süre içinde dış ve iç zorluklarla gölgelendi. UCR ve ZUC, Ukrayna'nın tüm toprakları üzerinde kontrol kurma amacı güden Bolşevikler tarafından gerçekleştirilen saldırılarla karşı karşıya kaldı. Her iki cumhuriyetin içindeki siyasi fraksiyonlar arasında ortak bir dil bulunamaması, durumu daha da zorlaştırdı.
Galisya'daki Polonya birlikleriyle yaşanan çatışmalar da entegrasyon sürecini zorlaştırdı. Polonya, ZUC'nin bazı topraklarına talip oldu ve bu da silahlı bir karşılaşmaya neden oldu. UCR, savunmaya ve silahlı kuvvetlerini organize etmeye odaklanmak zorunda kaldı, bu da iç birleşme ve reform planlarının gerçekleştirilmesini zorlaştırdı.
Tüm zorluklara rağmen, UCR ve ZUC'nin birleşme Akti, Ukrayna tarihine önemli bir iz bıraktı. Bu olay, Ukrayna halkının kendi kaderini tayin etme çabalarının temelini oluşturdu. Birlik ve işbirliği dersleri, gelecekteki nesiller için anlamlı hale geldi.
Birleşme, kalıcı bir bağımsızlık sağlamayı başaramasa da, Ukraynalılar arasında birlik fikrini güçlendirdi ve sonraki on yıllarda, özellikle 1991'de bağımsızlık mücadelesi sırasında ortaya çıkan bağımsızlık hareketlerine zemin hazırladı.
UCR ve ZUC'nin 1919'daki birleşmesi, Ukrayna halkının bağımsızlık hayalini gerçekleştirmek için önemli bir adımdı. Bu süreç, birlik ve kendi kaderini tayin etme arzusunu yansıtıyordu ve bu hala geçerliliğini korumakta. Bu dönemin tarihi hafızası, yeni nesil Ukraynalıları, özgürlüklerini ve kendi kaderlerini tayin etme haklarını savunmaya teşvik etmektedir.