Antik Cezayir, Afrika'nın kuzey kıyısında yer alan, tarih öncesi dönemlere uzanan zengin ve çeşitli bir tarihe sahiptir. Bu bölge, topraklarında önemli izler bırakan birçok kültürel ve medeniyet değişimlerine tanıklık etmiştir. Antik dönemlerden beri çeşitli kabileler ve halklar burada yaşamış, her biri benzersiz kültürel manzaraların oluşumuna katkıda bulunmuştur.
Modern Cezayir topraklarında ilk insanlar, yaklaşık 100.000 yıl önce Paleolitik dönemde ortaya çıktı. Meskita Mağarası gibi yerlerdeki arkeolojik buluntular, iş aletleri ve fosil kalıntıları bırakan toplayıcı-avcıların varlığını gösteriyor. Neolitik çağda, M.Ö. 6000 yıl civarında, tarım ve hayvancılıkla uğraşan kabilelerin göçü başladı.
Bu dönemde Cezayir topraklarında, insanların tarım yapmaya ve hayvancılık yapmaya başladığı ilk kalıcı yerleşimler ortaya çıktı. Capsian kültürü gibi tanınmış neolitik kültürler, kayalarda bulunan sanatsal görüntüler ve eski insanların yaşamına ve kültürüne dair diğer kalıntılarla önemli bir miras bıraktı.
Bronz Çağı'nın başlangıcında (M.Ö. 3000 civarı), Cezayir topraklarında berberi kabileleri oluşmaya başladı ve bu kabileler bölgenin gelişiminde kilit bir rol oynadı. "İberler" olarak da bilinen berberler, Kuzey Afrika halkının temel etnik bileşeni haline geldi ve her birinin kendine özgü kültürü ve gelenekleri olan birçok kabile yarattı. Bu kabileler, Fenike ve Mısır gibi komşu bölgelerle aktif bir ticaret yapıyorlardı.
Berberi kültürünün gelişiminde önemli bir faktör, Akdeniz kıyısında ticaret kolonileri kuran Fenike gibi çeşitli medeniyetlerin etkisiydi. Bu dış kültürlerle olan temaslar, kültürel alışverişe ve metalurji ile seramik gibi yeni teknolojilerin ortaya çıkmasına yol açtı.
Denizcileri ve tüccarları ile tanınan Fenikeliler, M.Ö. 9. yüzyılda Afrika'nın kuzey kıyısını kolonize etmeye başladılar. Gades, Utica ve Kartaca gibi birçok şehir-devlet kurdular. Bu kolonilerin önemi sadece ticaretle değil, aynı zamanda yerel berberi kabileleri ile kültürel alışverişle de ilgiliydi.
M.Ö. 814 yılında kurulan Kartaca, antik dünyanın en güçlü şehirlerinden biri haline geldi ve bölgedeki fenike ticaretinin merkezi oldu. Bu durum, fenike ve berberi kültürlerinin daha da entegrasyonuna ve iç bölgeleri kıyı şehirleri ile bağlayan yeni ticaret yollarının oluşmasına yol açtı.
M.Ö. 3. yüzyılda Kartaca ile Roma arasında, Puin Savaşları olarak bilinen bir çatışma başladı. Kartaca'nın M.Ö. 3. Puin Savaşı'ndaki (149–146 yılları) yenilgisinin ardından, günümüzdeki Cezayir toprakları Roma İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi. Romalılar hızla işgal etti ve Tugur, Kartena ve Cirta gibi önemli şehirler kurdular.
Roma yönetimi altında, Cezayir önemli bir kültürel ve ekonomik büyüme yaşadı. Romalılar, yollar, su kemerleri, tiyatrolar ve tapınaklar da dahil olmak üzere birçok altyapı projesi inşa ettiler. Bu dönem, bölgenin ticaret ve kültür alanında önemli bir merkez haline gelmesi nedeniyle Altın Çağ oldu. Bu dönemde berber nüfusunun romanizasyonu gerçekleşti ve birçok yerli, Latince ve Roma kültürünü benimsedi.
Milattan sonra 5. yüzyılda, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından, Cezayir çeşitli Alman kabilelerinin istilasına sahne oldu. German kökenli Vandal kabilesi, toprakları ele geçirerek 439'dan 534 yılına kadar süren Vandal Krallığı'nı kurdu. Vandallar, birçok Roma anıtını ve tapınağını yok ederek bölgenin kültürel mirasına ciddi zararlar verdiler.
Bu dönemde yerel nüfus, yeni fethedicilerin etkisine rağmen geleneklerini ve göreneklerini korumaya devam etti. Ancak Vandal Krallığı, pozisyonlarını koruyamadı ve 534 yılında Bizans İmparatorluğu tarafından fethedilmesi, Cezayir tarihinin yeni bir aşamasını başlattı.
7. yüzyılda başlayan Arap fethi, Cezayir tarihindeki dönüm noktasıydı. 640 yılında Uqba bin Nafi liderliğindeki Arap orduları Kuzey Afrika'ya fethe başladı ve 683 yılı itibarıyla Cezayir topraklarının büyük bir kısmı Arapların kontrolüne girdi. Bu fetih, bölgenin hâkim dini olan İslam'ı da beraberinde getirdi.
Cezayir'in İslamlaşması, halkın kültürü ve yaşam tarzında derin değişikliklere yol açtı. Yerel berberi kabileleri İslam'ı benimsemeye başladı ve bu da yeni bir kültürel ve dini kimliğin oluşumuna katkıda bulundu. Bu dönemde Ifriqiya ve Emevi Halifeliği gibi yeni hanedanlar ve devletler ortaya çıkarak Cezayir tarihinde yeni bir aşamanın başlangıcını müjdeledi.
Antik Cezayir, farklı kültürlerin ve medeniyetlerin buluşma ve çatışma arenasıydı. Antik avcı-toplayıcılardan güçlü fenike ve roma devletlerine kadar, her dönem bölgenin tarihine kendi izini bıraktı. Arap fethi ve İslamlaşma, Cezayir'in gelişimini ve kültürel mirasını belirleyen son önemli aşamalar oldu.