Cezayir devlet sisteminin tarihi, antik çağlardan günümüze kadar pek çok dönemi kapsamaktadır. Bu evrim, sömürge ilişkileri, bağımsızlık savaşları ve ardından gelen istikrarlı bir demokrasi inşa etme çabaları gibi pek çok faktörden etkilenmiştir. Cezayir'in devlet sistemi, siyasi manzaradaki hem iç hem de dış değişiklikleri yansıtan çeşitli yönetim biçimleri ve organizasyon yapıları üzerinden geçmiştir.
Antik çağda, modern Cezayir'in toprakları farklı halklar, özellikle Berberler ve Fenikeliler tarafından iskan edilmiştir. Bu halklar kendi krallıklarını ve kabile birliklerini kurmuşlardır. En bilinen antik devletlerden biri, M.Ö. 3. yüzyıldan M.S. 1. yüzyıla kadar var olan Mauretanya'dır. Mauretanya monarşik bir yönetim sistemine sahipti ve Roma'nın etkisi altındaydı, bu da bölgedeki devlet yönetiminin gelişimini şekillendirmiştir.
7. yüzyılda, Arap fethi sonrasında, İslam hâkim din haline gelmiş ve Cezayir topraklarında çeşitli İslamcı hanedanlar ve imparatorluklar kurulmuştur. 16. yüzyıldan itibaren Cezayir, Osmanlı İmparatorluğu'nun kontrolüne geçmiş ve yönetim sistemine yeni unsurlar eklenmiştir. Osmanlılar, farklı bölgeleri yöneten valiler aracılığıyla bir yönetim sistemi uygulamışlardır ve bu bağlamda belirli bir özerkliği korumuşlardır. Bu yönetim sistemi 19. yüzyılın sonlarına kadar varlığını sürdürmüş, ardından Cezayir Fransa'nın bir kolonisi olmuştur.
1830 yılından itibaren Cezayir, Fransız kolonisi haline gelmiş ve bu durumu devlet yapısını önemli ölçüde değiştirmiştir. Fransız hükümeti, yerel halkı ve kültürel özelliklerini bastıran sert bir sömürge rejimi kurmuştur. Bu sistemde, yerel halk siyasi haklardan mahrum kalmış ve sınırlı temsil imkânına sahip olmuştur. Ancak, sömürge yönetimi, altyapıda ve eğitimde bazı modernizasyonlara da yol açmış ve bu durum gelecekteki değişimlerin temelini oluşturmuştur.
20. yüzyılın ortalarında bağımsızlık için yoğun bir mücadele başlamış ve bu mühletin zirve noktası Cezayir Savaşı (1954-1962) olmuştur. Bu, Cezayirlilerin Fransız sömürge yönetimine karşı bağımsız bir devlet kurma mücadelesi verdikleri bir dönemdir. Savaşın sonucunda, zorluklara rağmen farklı milliyetçi güçleri bir araya getirmeyi başaran geçici bir hükümet yapısı oluşturulmuştur.
1962'de bağımsızlık kazandıktan sonra, Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin yönetiminde sosyalist bir cumhuriyet haline gelmiştir. Ülkenin ilk cumhurbaşkanı Ahmed Ben Bella, ekonomi ve politikada bir dizi reform başlatmıştır. Ancak, yönetimi ekonomik krizler ve iç çatışmalar gibi pek çok sorunla karşılaşmış ve bu sonuçta 1965 yılında devrilmesine sebep olmuştur.
Darbenin ardından Huari Boumediene iktidara gelerek sosyalist politikayı sürdürmüş ve devlet düzenini güçlendirmeye çalışmıştır. Onun döneminde tarımsal reform gerçekleştirilmiş ve ekonomi millileştirilmiştir. Ancak, bu önlemler de ekonomik zorluklara yol açmış ve halk arasında memnuniyetsizlik yaratmıştır. Bu dönemde, daha merkeziyetçi bir devlet sisteminin oluşturulmasını sağlayacak yeni bir siyasi elitin oluşumu başlamıştır.
1980'lerde Cezayir'de Boumediene yönetimine karşı protestolar başlamış ve bu, ekonomik reformlara ve siyasi değişimlere yol açmıştır. 1989 yılında yeni bir anayasa kabul edilerek çok partili sistem yasallaştırılmış ve demokratik seçimler için koşullar oluşturulmuştur. Ancak, bu değişiklikler de İslamcı ve laik partiler arasında bir çatışmaya yol açmış ve bu durum 1990'larda iç savaşa neden olmuştur.
Bugün Cezayir, başkanlık sistemi olan bir cumhuriyettir ve burada başkan önemli yetkilere sahiptir. İktidar, yürütme organının elinde toplanmış, bu da parlamentonun yetkilerini sınırlamıştır. Son yıllarda siyasi reformlar için adımlar atılmıştır, ancak birçok Cezayirli, ülkenin yönetim ve siyasi yaşamında daha derin değişim taleplerinde bulunmaktadır. 2019'da başlayan protestolar, mevcut siyasi sisteme olan memnuniyetsizliği ve daha demokratik bir yönetime olan isteği ifade etmiştir.
Cezayir devlet sisteminin evrimi, iç ve dış meydan okumalar gibi pek çok faktörü yansıtan karmaşık ve çok boyutlu bir süreçtir. Antik krallıklardan sömürge yönetimleri ve bağımsızlık savaşları yoluyla günümüz başkanlık cumhuriyetine geçiş, Cezayir tarihinin güç yapılarındaki değişimi ve halkın kendi kendini yönetme ve özgürlük arzularını göstermektedir. Gelecekte, başarılı bir demokratikleşme ve siyasi istikrar, ülkenin yeni meydan okumalara ve toplumun ihtiyaçlarına uyum sağlama becerisine bağlı olacaktır.