Sovyetler Birliği dönemi (1920-1991), Azerbaycan tarihinin önemli bir aşaması haline geldi ve ülkenin sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimi üzerinde önemli bir etki bıraktı. Cumhuriyetin gerçekleştirdiği sosyalist dönüşümler sonucunda, toplumun yapısında, ekonomisi ve kültüründe köklü değişiklikler meydana geldi. Bu dönem, hem başarıların hem de modern Azerbaycan üzerinde uzun vadeli etkiler bırakan zorlukların zamanları olarak tanımlanır.
1920 yılında, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin Sovyet ordusu tarafından işgal edilmesinin ardından, Azerbaycan Sovyetler Birliği'nin bir parçası haline geldi. Bu olay, 1918 yılında kurulan cumhuriyetin bağımsız varlığına son verdi. Sovyetler Birliği'ne katıldıktan sonra, Azerbaycan, siyasi ve ekonomik sistemin değişmesine yol açan bir federatif cumhuriyet statüsü kazandı.
1920’lerin başında Sovyet yönetimi tarım reformları ve toprakların millileştirilmesine başladı, bu da geleneksel arazi sahipliği ve tarım biçimlerini değiştirdi. Bu değişiklikler, yeni bir sosyalist toplum oluşturma hedefi doğrultusunda önemli sosyal dönüşümlerle birlikte gerçekleşti.
Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan ekonomisi önemli değişiklikler geçirdi. Ana sektörlerden biri petrol sanayisi oldu. Zengin petrol yataklarıyla tanınan Bakü, petrol çıkarma ve işleme merkezi haline geldi. 1920’lerde yer altı kaynaklarının aktif bir şekilde geliştirilmesi, petrol üretiminin artmasına ve ekonomik büyümeye yol açtı.
Petrol endüstrisi ekonomik büyümenin ana motoru haline geldi ve Azerbaycan, tüm Sovyet ekonomisi için en önemli petrol tedarikçilerinden biri oldu. Bu dönemde cumhuriyette yeni petrol platformları ve fabrikalar inşa edildi ve iş olanakları yaratıldı, bu da insanların şehre göçünü ve kentsel altyapının gelişimini teşvik etti.
Petrol sanayisinin yanı sıra, cumhuriyette kimya, tekstil ve tarım gibi diğer sektörler de aktif olarak gelişti. Ancak ağır sanayiye olan vurgu, çoğu zaman diğer önemli sektörlerin göz ardı edilmesine neden oldu ve bu, gelecekte ekonomik zorlukların bir nedenlerinden biri oldu.
Azerbaycan'daki sosyal dönüşümler de nüfusun yaşamı üzerinde önemli bir etki yarattı. Sovyetler, tüm sosyal tabakalar için erişilebilir hale gelen yeni bir eğitim sistemi kurdu. Bu dönemde yeni okullar, teknik okullar ve yükseköğretim kurumları inşa edildi; bu da okuryazarlık ve eğitim seviyesinin artmasına katkıda bulundu.
Kadınlar yeni haklar ve fırsatlar elde etti. Sovyet ideolojisinin etkisiyle, kadınların toplumdaki rolleri değişmeye başladı. Birçok kadın fabrikalarda çalışmaya başladı ve toplumda aktif pozisyonlar almaya başladı, bu da geleneksel stereotiplerin değişmesine katkı sağladı.
Azerbaycan'daki kültürel yaşam, Sovyet döneminde zengin ve çeşitliydi. Sovyet yönetimi, edebiyat, tiyatro, müzik ve sanatın gelişimini destekledi. Çalışan sınıfın başarılarına ve sosyalist değerlere odaklanan sosyalist realizm gibi edebiyatta yeni yönler ortaya çıktı.
Öne çıkan Azerbaycanlı yazarlar ve şairlerden Samad Vurgun ve Celil Memmedguluzade bu dönemde popüler hale geldi. Eserleri toplumsal gerçeklikleri ve halkın arzularını yansıttı. Tiyatro ve sinema alanında da hızlı bir büyüme yaşandı ve yeni tiyatrolar ile film şirketleri kuruldu, bu da kültürel kimliğin gelişimine katkı sağladı.
Ancak, Sovyet yönetimi dönemi aynı zamanda baskı ve kısıtlamalarla doluydu. Siyasi muhalifler, entelektüeller ve milliyetçiler hedef alındı. Stalincı baskılar çok sayıda insanı etkiledi ve birçok Azerbaycanlı siyasi temizliklerin kurbanı oldu. Bu baskılar toplumda derin bir iz bıraktı ve kültürel yaşam üzerinde olumsuz etki yarattı.
Bu dönemde yerel dillerin ve kültürel geleneklerin kökünün kazınması yaşandı. Resmi tanınmasına rağmen, Azerbaycan dili genellikle Rus dilinin etkisi altında kaldı, bu da bölgedeki dil çeşitliliğini etkiledi. Ancak, Azerbaycan kültürü gelişmeye devam etti ve kimliğini korumak için yollar buldu.
1980’lerin sonlarına gelindiğinde Sovyetler Birliği'nde ulusal hareketlerin şiddetlenmesi başladı. Azerbaycan'da da bağımsızlık isteği güçlendi. 1988 yılında merkezi hükümetin politikalarına karşı kitlesel protestolar patlak verdi, bu da büyüyen hoşnutsuzluk ve daha fazla özerklik taleplerine yol açtı.
Siyasi istikrarsızlık ortamında, Dağlık Karabağ'daki olaylar ulusal bilinç oluşumunda anahtar bir rol oynadı. Bu bölgede Ermenilerle Azerbaycanlılar arasındaki çatışma önemli insan kayıplarına ve göçlere neden oldu. Bu olay ayrıca Azerbaycan'daki bağımsızlık isteğini artırdı ve nihayetinde 1991'de egemenliğin kazanılmasına yol açtı.
Sovyetler Birliği dönemi, Azerbaycan tarihine derin bir iz bıraktı. Bu dönemde yaşanan sosyal, ekonomik ve kültürel değişimler, ülkenin gelecekteki gelişiminin temelini oluşturdu. Baskılar ve çatışmalarla ilgili zorluklara rağmen, bu dönem Azerbaycan tarihinin önemli bir dönüm noktası olarak belirlendi ve ülkenin geleceğini tanımladı. 1991 yılında kazanılan bağımsızlık, Azerbaycan halkının tarihinde yeni bir sayfa açtı ve Sovyet dönemi mirası, günümüzde de gelişimlerini etkilemeye devam ediyor.