Karabağ çatışması, 1980'lerin sonlarında başlayıp günümüze kadar süregelen Ermenistan ve Azerbaycan arasında uzun süredir devam eden ve karmaşık bir karşıtlıktır. Çatışmanın merkezinde, çoğunlukla Ermeni nüfusuna sahip olan, uluslararası alanda Azerbaycan'a ait olarak kabul edilen Dağlık Karabağ bölgesi bulunmaktadır. Bu çatışma, derin tarihi kökleri ve karmaşık etnik, siyasi ve kültürel yönleri olan bir durumdur ve onu Sovyet sonrası bölgede en uzun süren ve en trajik olanlardan biri haline getirmektedir.
Karabağ çatışmasının kökleri, her iki etnik grubun ulusal kimliklerini aktif bir şekilde oluşturduğuna dair 19. yüzyılın sonlarına kadar izlenebilir. Bu dönemde, Dağlık Karabağ Rus İmparatorluğu'nun bir parçasıydı ve daha sonra 20. yüzyılın başlarında Sovyet iktidarının kurulmasıyla Azerbaycan SSR'sinin bir parçası haline geldi. Sovyetler, etnik azınlıkları yönetme politikası, gerginlikler için zemin hazırladı. 1923 yılında Dağlık Karabağ, Azerbaycan SSR'sinin özerk bir bölgesi olarak ilan edildi ve bu da durumunun sürekli olarak tartışılmasına yol açtı.
Sovyetler Birliği'nin 1991 yılında dağılmasının ardından, Ermeni etnik grubu, Ermenistan ile birleştirme arzusu ile Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığı için mücadele etmeye başladı. Bu, şiddetin patlak vermesine neden oldu ve 1992 yılında çatışma tam ölçekli bir savaşa dönüştü; bunun sonucunda Ermenistan, Dağlık Karabağ'ı ve Azerbaycan'ın birkaç komşu bölgesini ele geçirdi. Bu savaş, 1994 yılında bir ateşkes ile sona erdi, ancak çatışmanın nihai çözümü sağlanamadı.
Çatışma, 1988 yılında Dağlık Karabağ'da Azerbaycan yönetimine karşı kitlesel protestoların başlamasıyla keskinleşmeye başladı. Bu protestolar hızla silahlı çatışmalara dönüştü. 1991'de Dağlık Karabağ'da bağımsızlık ilan edildi, ancak bu herhangi bir uluslararası kurum tarafından tanınmadı. Bunun ardından patlak veren savaş, her iki tarafta da önemli kayıplara yol açtı; tahminlere göre yaklaşık 30,000 kişi hayatını kaybetti ve bir milyondan fazla insan mülteci durumuna düştü.
1994 yılında, aktif çatışmaları durduran bir ateşkes imzalandı, ancak siyasi sorunlar çözülmedi. Ermenistan ve Dağlık Karabağ, bölgenin büyük bir kısmını kontrol etmeye devam etti, ancak uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere, Dağlık Karabağ'ı hala Azerbaycan'ın bir parçası olarak görüyordu. Bu durum, iki ülke arasında gergin ilişkiler oluşturdu ve sınırda sürekli çatışmalara ve olaylara yol açtı.
Çatışmanın aktif aşamasının sona ermesinin ardından, uluslararası toplum durumu çözmek için çaba harcadı. 1992 yılında oluşturulan AGİT Minsk Grubu, Ermenistan ve Azerbaycan arasında müzakereleri kolaylaştırmak için atanmıştır. Ancak, birçok müzakere turuna rağmen kalıcı bir barış sağlanamadı. Bunun sebepleri, taraflar arasındaki derin güvensizlik, çatışmanın çözümündeki yaklaşımlardaki farklılıklar ve her iki ülkedeki iç siyasi sorunlardı.
Durum gerginliğini korudu ve periyodik olarak silahlı çatışmalar meydana geldi. 2016 yılında, her iki tarafın da önemli kayıplar verdiği "Dört Gün Savaşı" olarak bilinen bir şiddet patlak verdi. Bu durum, çatışmanın çözülmediğini ve herhangi bir anda yeniden alevlenebileceğini göstermekteydi.
Eylül 2020'de çatışma yeniden alevlendi ve altı hafta süren yoğun savaşlar başladı. Her iki taraf da modern silahlar kullandı ve çatışma geniş uluslararası yankı buldu. Askeri eylemler sonucunda Azerbaycan, 1990'larda kaybettiği önemli toprakları kontrolüne aldı.
Çatışma, 10 Kasım 2020'de Rusya'nın arabuluculuğunda imzalanan bir barış anlaşması ile sona erdi. Bu anlaşma yeni sınırları belirledi ve ateşkes rejimi kurdu. Ancak birçok sorun hala çözülmedi ve iki ülke arasındaki güven eksikliği devam etmektedir.
Karabağ çatışması, büyük çaplı insani sonuçlara yol açtı. Her iki tarafta pek çok insan evsiz kaldı ve önemli sayıda mülteci, kaynak sıkıntısı içinde yaşamaya başladı. Savaşın sonucunda etkilenen bölgelerin yeniden inşası, hükümetin ve uluslararası toplumun kayda değer çabalarını gerektiren karmaşık bir görev haline dönüştü.
Mülteci ve yerinden edilmiş kişiler sorunu güncel bir mesele olmaya devam etmektedir ve pek çoğu hala, geri dönme imkanı olmadan zor koşullarda yaşamaktadır. Bu durum, her iki ülkede de gerginlik yaratmakta ve mevcut sosyal sorunları derinleştirmektedir.
Karabağ çatışmasının geleceği belirsizliğini korumaktadır. İmzalanan ateşkes anlaşmasına rağmen, bölgedeki siyasi durum hala karmaşık bir yapıdadır. Dağlık Karabağ'ın durumu, etnik Ermenilerin ve Azerbaycanlıların hakları gibi meseleler ile güvenlik ve yeniden inşaya dair sorunlar, dikkatli ve yapıcı bir yaklaşım gerektirmektedir.
Uluslararası toplum, kalıcı bir barış sağlamaya yönelik çabalarda önemli bir rol oynamaya devam etmektedir. Ancak, bölgede istikrarı sağlamak için her iki tarafın da siyasi irade ve diyaloğa isteklilik göstermesi gerekmektedir. Ancak karşılıklı anlayış ve uzlaşmalarla, hem Ermenistan hem de Azerbaycan için barışçıl bir yaşam ve gelişim için koşullar oluşturmak mümkündür.
Karabağ çatışması, tarihsel, kültürel ve siyasi unsurların derinlemesine anlaşılmasını gerektiren karmaşık ve çok yönlü bir olgudur. Her iki ülke için bir sınav haline gelmiş ve halklarının yaşamında önemli izler bırakmıştır. İki halkın da barış içinde ve uzlaşı içinde yaşayabilmesi için adil ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için çaba gerekmektedir.