Orta Çağ Azerbaycan tarihi, VI'dan XV. yüzyıla kadar uzanan karmaşık ve çok boyutlu bir süreçtir. Bu dönem, bölgenin çeşitli güçler ve kültürlerin etkisi altında siyasi, kültürel ve ekonomik değişimlerin arenası haline geldiği bir dönemdir.
İslam'ın VII. yüzyılda modern Azerbaycan topraklarına girişiyle yeni bir dönem başlar. 637 yılında Arap fatihleri bölgeye saldırdı ve birkaç on yıl içinde İslam, baskın din haline geldi. İslamlaşma süreci, kültürden sosyal yapıya kadar tüm hayat alanlarını etkiledi.
VIII-X. yüzyıllarda bölge, Arap Halifeliği'nin bir parçası haline geldi. Bu dönem, Bakü, Şemaha ve Gence gibi şehirlerin büyümesiyle belirlendi; bu şehirler önemli ticaret ve kültür merkezleri haline geldi. Bu topraklarda, Arap ve Pers kültürlerinin etkisi sayesinde bilimler, edebiyat ve sanat aktif olarak gelişmeye başladı.
IX. yüzyıldan itibaren feodal parçalanma başladı; Azerbaycan topraklarında Sajidler, Şirvanşahlar ve diğerleri gibi çeşitli yerel hanedanlar ortaya çıktı. Şirvan'da (modern Şemaha) hüküm süren Şirvanşahlar Hanedanı, en tanınmış ve etkili olanlardan biriydi. Sanatı ve bilimi destekleyerek, bölgenin siyasi ve kültürel yaşamında önemli bir rol oynadı.
X-XI. yüzyıllarda Azerbaycan'da Selçuklu Devleti güçlendi; bu, bölgenin gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahipti. Selçuklular, ticareti ve kültürü destekleyerek mimarlık, edebiyat ve sanatın gelişimine katkıda bulundu. Bu dönemde, Nahçıvan'daki cami gibi önemli anıtlar ortaya çıktı ve kültürün zenginliğini yansıtan diğer yapılar inşa edildi.
Orta Çağ Azerbaycan'ı, Doğu ve Batı arasındaki kültürel değişimin merkezi haline geldi. Nizami Gencevi ve Füzuli gibi şairler, zamanın ruhunu somutlaştıran eserleriyle ün kazandılar. XII. yüzyılda yaşayan Nizami, klasik Azerbaycan edebiyatının kurucusu olarak kabul edilir; felsefi düşünceler ve ahlaki derslerle dolu şiirleri hâlâ ders alınmakta ve saygı duyulmaktadır.
Bu dönemin sanatı, çeşitli kültürlerin etkilerini yansıtır. Gence'deki Emir Timur türbesi ve Şirvanşahlar sarayları gibi mimari yapılar, güzellikleri ve ustalıklarıyla hayranlık uyandırır. Ustalar, kitapları süsleyen ve yüksek bir sanatsal ustalık derecesini yansıtan muhteşem mini eserler yaratmıştır.
XIII. yüzyılda Azerbaycan, Moğol istilasıyla karşılaşır; bu durum yıkım ve tahribata yol açar. Cengiz Han yönetimindeki Moğol İmparatorluğu bölgeye saldırmış ve büyük kayıplara ve kargaşaya neden olmuştur. Ancak, yıkımlara rağmen, XIV. yüzyılda Moğol yönetimi ekonominin yeniden inşasına ve istikrarına, ayrıca Doğu ve Batı arasında kültürel değişime yol açmıştır.
XIV-XV. yüzyıllarda Azerbaycan, Çobaniler devletinin bir parçası oldu; daha sonra Kara Koyunlulara katıldı. Bu dönem, kültürel etkileşimin arttığı bir zaman dilimi olarak tanımlanır; bu durum edebiyat, resim ve mimaride kendini gösterir. Örneğin, bu dönemde Nizami'nin eserleri devam etmiş ve yeni şairler, Farsça ve Arapça eserler veren Safevi Süleyman gibi yeni yaratıcılar ortaya çıkmıştır.
Geç Orta Çağ'da Azerbaycan kimliğinin oluşumu başlamıştır. Bölgeyi yerleşik hale getiren etnik ve kültürel gruplar, ortak dil ve dinin etkisi altında birleşmeye başladılar. Bu durum, takip eden yüzyıllarda gelişecek olan ulusal birlik duygusunun doğmasına yol açtı.
Kimliğin oluşumunda önemli bir nokta, XVI. yüzyılın başında iktidara gelen Safevi hanedanıdır. Safeviler, çeşitli toprakları birleştirerek güçlü bir devlet kurmuş ve bu devlet, İslam kültürü ve eğitiminin merkezi haline gelmiştir. Bu dönem, sanat, mimarlık ve edebiyatın zirveye ulaştığı bir zaman olmuştur; bu da Azerbaycan tarihindeki önemli bir aşamadır.
Orta Çağ Azerbaycan tarihi, dinamik değişimlerin ve kültürel alışverişin tarihidir. Bin yılı aşkın bir zamanı kapsayan bu dönem, Azerbaycan kültürünün ve kimliğinin oluşumunun temelini oluşturmuştur. Zorluklara ve yıkımlara rağmen, Azerbaycan kültürel mirasını korumuş ve bu miras modern toplumu etkilemeye devam etmektedir. Bu bölgenin tarihini öğrenmek, modern Azerbaycan'ı şekillendiren kökleri ve gelenekleri anlamaya yardımcı olmaktadır.