Surun antik dönemi, bu bölgenin Orta Doğu tarihindeki önemli rolünü oynadığı dönemdir. Surun, erken neolitik dönemden başlayarak, birçok medeniyetin ortaya çıkıp kaybolduğuna tanıklık etti. Ülkenin Doğu ile Batı arasındaki ticaret yollarının kesişiminde yer alması, onu önemli bir kültürel ve ekonomik merkez haline getirdi.
Suriye toprakları, en eski zamanlardan beri yerleşim görmüştür. İlk yerleşim yerleri, neolitik çağda, M.Ö. 8000 civarında ortaya çıkmıştır. Arkeolojik buluntular, tarım ve hayvancılığın gelişimine işaret etmektedir. Bu dönemin en bilinen kültürleri Halaf ve Ubeyd kültürleridir ve Tell Abu Hureya ile Tell Halaf gibi yerlerde izler bırakmıştır.
M.Ö. 3. binyıldan itibaren Suriye topraklarında şehir devletleri oluşmaya başladı. İlk önemli merkezlerden biri, yaklaşık M.Ö. 3000'de kurulan Ebla devleti oldu. Ebla, M.Ö. 24. yüzyılda zirveye ulaştı ve yazılı belgeleri ile 1960'larda arkeologlar tarafından keşfedilen zengin arşivleri sayesinde tanınır hale geldi.
Diğer önemli bir şehir ise ticaret ve kültür merkezi olan Mari'dir. Bu şehirler, Akat, Mezopotamya ve Mısır gibi komşu devletlerle aktif bir etkileşim içindeydi. Yüzyıllar boyunca Hititler ve Asurlular gibi çeşitli imparatorlukların etkisi, bölgenin siyasi haritasını etkilemiştir.
Suriye, farklı halkların ve dillerin var olduğu çok kültürlü bir bölgeydi. Temel etnik gruplar arasında Şemikler, Amoritler ve Hititler bulunmaktaydı. Din, antik Suriyelilerin yaşamında önemli bir rol oynamaktaydı. Bölgeye göre birçok tanrıya tapınıldığı arasında Baal ve Astarte öne çıkmaktadır. Ugarit ve Halep gibi şehirlerde tapınaklar ve kutsal alanlar inşa edilmiş, burada kurbanlar ve ritüeller düzenlenmiştir.
Akdeniz kıyısında yer alan Ugarit, en etkili şehir-devletlerinden biriydi. Ugarit alfabesi, ilk alfabe sistemlerinden biri olarak, sonraki alfabelerin temelini oluşturmak için dil kayıtları yapmak amacıyla kullanıldı. Ugarit ayrıca, Baal ve Astarte'nin mitleri gibi edebi eserleriyle de tanınmaktadır ve bu eserler diğer antik kültürleri etkilemiştir.
Mısır, Asur ve Babil gibi çeşitli imparatorlukların gelişiyle birlikte, Suriye önemli bir çekişme nesnesi haline geldi. Asurlular, Tiglatpileser III gibi krallarının liderliğinde, Suriye'nin önemli bölgelerini fethetti ve fethedilen halklara karşı sert bir politika yürüttüler.
Daha sonra, M.Ö. 7. yüzyılda, Suriye Pers imparatorluğunun etkisi altına girdi. Pers Kralı Büyük Kiros, Orta Doğu'da fetihlerde bulunmuş ve Suriye'yi imparatorluğuna dahil ederek kültürel bir alışveriş ve Zerdüştçülüğün yayılmasına yol açmıştır.
M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender'in gelişi ve ardından Hellenistik krallıkların kurulmasıyla, Suriye Yunan kültürünün önemli bir merkezi haline geldi. Antakya, önemli bir kültürel ve siyasi merkez olarak kuruldu. Hellenistik devletlerin çöküşünden sonra, Suriye Roma İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi ve görece bir barış ve refah dönemi yaşadı.
Roma yönetimi sırasında, Suriye'deki mimari ve altyapı önemli ölçüde gelişti. yollar, su kemerleri ve tiyatrolar inşa edildi, bu da ekonomik refaha katkıda bulundu. Antakya ve Palmira, kültür ve ticaretin önemli merkezleri haline geldi.
Suriye'nin antik dönemi, bu topraklarda benzersiz kültürlerin ve medeniyetlerin geliştiği önemli değişimlerin ve başarıların zamanıydı. Farklı halklar ve dinler ile stratejik konumu, Suriye'yi Orta Doğu tarihindeki önemli bir oyuncu haline getirdi. Antik dönem mirası, günümüz kültürü ve bu bölgenin kimliği üzerinde hala etki bırakmaktadır.