Suriye’de Orta Çağ, V. yüzyıldan XV. yüzyıla kadar uzanan bir dönemi kapsamakta olup, bölgenin siyasi, ekonomik ve kültürel gelişiminde önemli değişimlerin yaşandığı bir zaman dilimidir. Bu yüzyıllar, Bizans, Arap halifeleri, haçlılar ve Memlükler dahil olmak üzere çeşitli yöneticilerin yükselişi ile damgalanmıştır. Bu dönemlerden her biri, Suriye’nin tarihine, kültürüne ve toplumuna iz bıraktı.
Batı Roma İmparatorluğu'nun 476 yılında çöküşünden sonra, Doğu Roma İmparatorluğu ya da Bizans, Suriye’yi kontrol etmeye devam etti. Bu dönem Hristiyanlığın yayılması, kiliselerin güçlendirilmesi ve büyük katedrallerin inşası ile karakterize edilmektedir. O dönemin ana şehirleri Antakya, Şam ve Halep idi. Hristiyanlık başlıca din haline gelmiş ve Bizans imparatorları kiliseyi destekleyerek nüfusun Hristiyan kimliğini güçlendirmiştir.
Bu dönemde Bizans kültürü, mimarisi ve sanatı gelişmiştir. Zamanla Bizans sanatçılarının ve mimarlarının ünü, Suriye gibi farklı bölgelere ulaşmıştır. Çok sayıda kilise, katedral ve manastır inşa edilerek Hristiyan kültürünün ve eğitiminin yaygınlaşmasına katkıda bulunulmuştur. Ancak 7. yüzyılda Arapların gelişi ile durum değişmiştir.
Suriye’nin Arap fetihleri 634 yılında başlamış ve hızlı bir şekilde Bizans yönetiminin çöküşüne yol açmıştır. 636 yılındaki Yermuk Savaşı, Arap ordularının Şam ve Antakya dahil olmak üzere çoğu ana şehri ele geçirdiği dönüm noktası olmuştur. Emevi ve Abbasiler gibi Arap halifelikleri, bölgede kendi yönetimlerini kurarak önemli değişiklikler getirmiştir.
İslam (bunlarun) hâkim din haline gelmiş ve Arap kültürü yerel halka aktif bir şekilde etki etmeye başlamıştır. Yerli Hristiyanlar ve Yahudiler dinlerini korumak zorunda kalmış, ancak ek vergiler ödemek zorunda kalmışlardır. Arap yönetimi ekonomik gelişimi teşvik etmiş ve ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Suriye, felsefe, tıp ve astronomi alanında gelişmelerin yaşandığı İslam kültürü ve biliminin önemli merkezi haline gelmiştir.
XII. yüzyıldan itibaren, Batı Avrupa devletleri-Tanrı yolunda bir dizi sefer düzenleyerek Kutsal Toprakları fethetmeye çalıştıkları Haçlılar dönemi başlamıştır. 1099 yılında haçlılar, Kudüs'ü ele geçirerek Kudüs Krallığı'nı kurdular. Haçlılar ile Zenc ve Eyyubi hanedanları gibi Müslüman devletler arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle Suriye toprakları ilgi odağı haline gelmiştir.
Bu dönemin en önemli figürü, Müslüman güçleri bir araya getiren Selahaddin'dir ve 1187 yılında Hattin Savaşı'ndan sonra Kudüs'ü geri almayı başarmıştır. Selahaddin, haçlılara karşı İslam direnişinin sembolü haline gelerek bölgedeki Müslüman otoritesinin prestijini artırmıştır.
Haçlılar, XIII. yüzyılın sonuna kadar Suriye'de kalmış, bu ilk dönemde etkileri giderek azalmıştır. Yerel Müslüman yöneticiler, kaybedilen bölgeler üzerindeki kontrolü yeniden sağlamaya başlamış ve XIV. yüzyılın başında neredeyse tüm haçlılar sürülmüştür.
Haçlıların çöküşünden sonra Suriye, Memlük Sultanlığı'nın kontrolüne geçmiştir. Memlükler, başlangıçta köle olarak başlamış, etkili yöneticiler haline gelerek bölgenin güçlenmesine katkıda bulunmuşlardır. Tarımı yeniden canlandırmış, ticareti teşvik etmiş ve cami, kervansaray ve kaleler dahil birçok mimari eser inşa etmişlerdir.
XIV. yüzyılın sonlarına doğru, Anadolu'da doğan Osmanlı İmparatorluğu, bölgede fetihlerine başlamıştır. Osmanlılar, 1516 yılında Şam'ı ele geçirmiş ve Suriye, geniş imparatorluklarının bir parçası haline gelmiştir. Bu durum, XX. yüzyılın başlarına kadar sürecek uzun bir Osmanlı yönetimi döneminin başlangıcını oluşturmuştur. Osmanlı yönetimi, bölgenin modern yüzünü şekillendiren yeni idari yapılar ve kültürel unsurlar getirmiştir.
Suriye'deki Orta Çağ, önemli kültürel değişimlerin yaşandığı bir süreydi. Arap kültürü, İslam bilimleri ve sanatı, yerel geleneklerle yeni fikirleri birleştirmeye başladı. O dönemin bilimsel başarıları, tıp, astronomi ve matematik üzerinde derin bir etki bıraktı. El-Haytam ve El-Razi gibi bilim insanları, önemli keşifler yapmak için Suriye'de çalışmışlardır.
Kültür, ayrıca diğer bölgelerle olan etkileşim sayesinde de gelişmiştir. Suriye, Mısır ve Arabistan arasındaki ticaret, fikirlerin, teknolojilerin ve sanatsal stillerin yayılmasına katkıda bulunmuştur. Mimarlıkta, örneğin, Bizans, İslam ve yerel geleneklerin karışımına tanık olunmaktadır. Şam'daki Emevi Camii gibi güzel camilerin ortaya çıkışı, bu kültürel sentezin bir kanıtıdır.
Suriye'deki Orta Çağlar, değişim ve çatışmalarla dolu karmaşık ve çok katmanlı bir dönemdir. Farklı yöneticilerin ve kültürlerin değişimi, bölgenin gelişimini derin bir şekilde etkilemiştir. Bu dönem, Suriye'nin modern yüzünün şekillenmesinde temel oluşturmuş ve günümüzde hala geçerliliğini koruyan zengin bir kültürel miras bırakmıştır. İslam ve Arap kültürünün etkileri, bu dönemin tarihi olayları, halkın kimliğinin ve ülkenin kültürel geleneklerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır.