Panama'nın 1903 yılında Kolombiya'dan ayrılması, Latin Amerika tarihindeki önemli bir olaydır. Bu süreç, Panama'nın bağımsızlık arzusunu göstermenin yanı sıra, Amerika Birleşik Devletleri'nin Panama Kanalı'nın inşası için yollar aradığı jeopolitik stratejisinde de kritik bir moment olmuştur.
1821 yılında İspanya'dan bağımsızlığını kazandıktan sonra, Panama Büyük Kolombiya'ya katılmıştır, bu da modern Kolombiya, Venezuela ve Ekvador'u kapsamaktadır. Ancak bu birleşim içindeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, Bogotá'daki merkeziyetçi yönetim panamalıların arasında hoşnutsuzluk yaratıyordu. Panama bölgesi, Yeni Granada'nın (daha sonra Kolombiya) siyasi yaşamının periferisinde kalmış ve ihtiyaçları ile çıkarları göz ardı edilmiştir.
Bu dönemde Panama'nın ekonomisi büyük ölçüde tarımsal bir yapıya sahipti ve tarıma odaklanıyordu; ancak dış ticarete olan bağımlılığı da kendini gösteriyordu. Ülkenin stratejik konumu, Atlantik ve Pasifik okyanusları arasında mal taşımak için kullanılabilecek durumda olmasına rağmen göz ardı ediliyordu. Panama Kanalı'nın inşası fikrinin doğmasıyla Panama'ya olan ilgi arttı; ancak merkezi yönetimi Bogotá, bölgenin gelişimiyle yeterince ilgilenmiyordu.
XX. yüzyılın başlarında Amerika Birleşik Devletleri, Panama üzerinden kanal inşası üzerinde aktif olarak çalıştı ve bunun ticaret ve askeri operasyonlar için stratejik önemini anladı. 1846 yılındaki Buchanan Antlaşması, kanal üzerindeki Amerikan kontrol şartlarını belirlemişti; ancak gerçek ilerleme ancak 1900'lerin başında başlamıştı.
Bu dönemde Kolombiya'daki durum istikrarsızdı ve Panama, ABD desteğiyle ayrılma fırsatını gördü. Kanalın inşasında ilgisi olan Amerikan yönetimi, Panama'daki yerel liderlerle gizli görüşmeler yaparak onlara bağımsızlık karşılığında destek teklif etti.
1903 yılının kasım ayının başlarında, Kolombiya hükümeti ile ABD arasında kanal inşası konusunda yapılan görüşmeler başarısız olduktan sonra, Panama'daki yerel milliyetçiler harekete geçmeye karar verdiler. 3 Kasım 1903'te Panama, Kolombiya'dan bağımsızlığını ilan etti. Bu olay, yeni yönetime koruma sağlamak için hemen Panama sularına gemilerini gönderen ABD tarafından destekle karşılandı.
Esteban Jiménez gibi Panama milliyetçileri, isyanın organizasyonunda anahtar rol oynadı. Ayrılmanın başarısı, Kolombiya askerlerinin isyancılara karşı etkili bir şekilde harekete geçememesiyle de garanti altına alındı.
Ayrılışın bir sonucu olarak, 18 Kasım 1903'te Panama ve ABD, kanal bölgesinin kontrolünü ABD'ye veren Hay-Bunau-Varilla Antlaşmasını imzaladılar. Bu anlaşma, ayrılmayı bir ihanet olarak gören Kolombiya hükümeti arasında hoşnutsuzluk yarattı.
Panama'nın bağımsızlığı, ülke için yeni bir dönemi açtı. Panama Kanalı'nın inşası 1904 yılında başladı ve 1914 yılında tamamlandı; bu da Panama'nın önemli ekonomik büyüme ve kalkınma yaşamasına neden oldu.
Panama'nın Kolombiya'dan ayrılması ve kanalın inşası, ABD ile yeni ilişkiler için bir temel yarattı. Panama, bölgedeki ABD'nin stratejik bir müttefiki haline geldi ve bu durum ülkenin iç politikası ve uluslararası ilişkilerini onlarca yıl boyunca etkiledi.
Öte yandan, bu olay Kolombiya politikasını da etkiledi; hoşnutsuzluk ve kafa karışıklığına yol açtı. Kolombiya hükümeti kaybedilen toprakları geri almada başarılı olamadı ve bu çatışma yıllar boyunca Kolombiya siyaseti konusunda acı bir konu olarak kalmaya devam etti.
Panama'nın 1903 yılında Kolombiya'dan ayrılması, yalnızca Panama'nın kaderini değil, aynı zamanda Latin Amerika'daki jeopolitik durumu da önemli ölçüde etkileyen simgesel bir olaydır. Panama Kanalı'nın inşası, ülkenin ekonomisi ve politikası üzerinde derin bir etki bırakarak, uluslararası ticaretteki önemli oyunculardan biri haline gelmesine yol açmıştır.
Bu olay ayrıca dış güçlerin devletlerin iç işlerine nasıl etki edebileceğini ve dikkatli incelenmesi ve analizi gereken karmaşık durumlar yaratabileceğini göstermiştir.