Panama'nın Yeni Grenada'nın bir parçası olduğu dönem (1821-1903), ülkenin tarihinde önemli bir aşamayı temsil etmektedir. Bu dönemde siyasi, sosyal ve ekonomik değişimlerin yanı sıra, bağımsızlık ve kendini belirleme mücadelesi de yaşandı.
Panama, 1821'de İspanya'dan bağımsızlığını kazandıktan sonra Büyük Kolombiya adı verilen, günümüz Kolombiyası, Venezuela'sı, Ekvador'u ve Panama'nın oluşturduğu siyasi birliğe katıldı. Ancak, 1826'da Büyük Kolombiya, Yeni Grenada olarak yeniden düzenlendi ve Panama onun bölgelerinden biri haline geldi.
Bu birliğin oluşumu, ekonomik gelişim ihtiyacı ve dış tehditlerden korunma gereğinden kaynaklanıyordu. Yeni Grenada, bölgede istikrar sağlamak için güçlü bir devlet kurmaya çalışıyordu.
Yeni Grenada döneminde Panama, Bogotá adlı başkentten yönetiliyordu ve yerel valiler sıklıkla merkezi otoriteden atanıyordu. Bu durum, yerel halk ile iktidar merkezi arasında bir mesafe yarattı ve bazen hoşnutsuzluk ve protestolara neden oldu.
1858'de Panama, Yeni Grenada'nın bir parçası olarak ayrı bir departman statüsü aldı ve bu, yerel otoritelerin biraz daha özerklik kazanmasına olanak tanıdı. Ancak, merkezi otorite hâlâ baskın güç durumda kalmaya devam etti; bu durum gerginliği artırıyordu.
Bu dönemde Panama'nın ekonomisi tarım, imalat ve ticarete dayanıyordu. Kahve, tütün ve şeker, başlıca ihracat ürünleriydi. Ancak Panama'nın stratejik konumu nedeniyle birçok ekonomik çıkar, deniz yolları üzerinde yoğunlaşmıştı.
1846'da, Amerika Birleşik Devletleri ile Yeni Grenada arasında Buchanan Anlaşması imzalandı ve bu, ABD'ye Panama üzerinden bir kanal inşa etme hakları verdi. Bu anlaşma, bölgenin ekonomi ve politikası üzerinde önemli bir etki yaratarak ABD'nin Panama işlerindeki müdahalesinin kapılarını açtı.
Yeni Grenada dönemindeki Panama'nın kültürel hayatı çeşitlilik göstermekteydi. Yerli halk, İspanyol sömürgeciler ve Afrikalı köleler bir araya gelerek eşsiz bir Panama kültürü oluşturuyordu. Bu dönemde müzik, dans ve mutfak ile ilgili gelenekler gelişti ve bu gelenekler daha sonra ulusal kimliğin temelini oluşturdu.
Dini ve eğitim önemli bir rol oynadı. Katolik Kilisesi toplumsal hayat üzerinde hâlâ etkisini sürdürüyordu, aynı zamanda eğitim kurumlarının kurulması, okur yazarlık seviyesini artırmaya ve yerel entelektüel kesimi geliştirmeye yardımcı oldu.
Belirli bir özerklik olmasına rağmen, yerel halkın hoşnutsuzluğu artmaya devam etti. 1856'da Amerikan Seferleri ile bir çatışma meydana geldi ve bu, merkezi otorite ile ilişkilerin kötüleşmesine yol açtı. Yeni Grenada'ya karşı isyanlar 1861 ve 1872'de patlak verdi, ancak bu isyanlar bastırıldı.
Durum, ekonomik zorluklar ve ABD'nin bölgede artan etkisi ile daha da kötüleşti ve bu, Panamalılar arasında öfke ve bağımsızlık arzusu yarattı.
19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde bağımsızlık arzusu keskinleşti. Panama, bağımsız bir varlık olma isteği göstermeye başladı. 1903'te, Yeni Grenada'daki iç çatışmalardan yararlanan Panama, ABD'nin desteğiyle bağımsızlığını ilan etti ve bu, bağımsız bir devlet olma yolunda önemli bir adım oldu.
Bu olay, Panama'nın tarihindeki bir dönüm noktasıydı ve ekonomisi ile politik gelişimi için yeni fırsatlar açtı.
Panama'nın Yeni Grenada'daki dönemi, önemli değişimlerin, sosyal çatışmaların ve özerklik mücadelesinin yaşandığı bir zaman dilimiydi. Bu dönem, Panama kimliğinin şekillenmesinin temellerini attı ve ülkenin gelecekteki gelişiminde önemli bir rol oynadı. Bağımsızlık arayışları sonucunda Panama, bağımsız bir devlet olarak kendini ispatlayarak tarihine ve kültürüne kalıcı etki yaptı.